VALİ YILMAZ’IN YOĞUN HAFTASONU PROGRAMI

Gündem 31.07.2017 - 15:20, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:35
 

VALİ YILMAZ’IN YOĞUN HAFTASONU PROGRAMI

VALİ ŞERİF YILMAZ’IN YOĞUN HAFTASONU PROGRAMI

  Vali Şerif Yılmaz, Hanımefendi Hilal Yılmaz ile birlikte Hafta Sonunu Şehit Ailelerine ayırdı. Değişik vesilelerle şehit aileleri ile bir araya gelen, ziyaretlerde bulunan Vali Yılmaz bugünde Hanımefendi Hilal Yılmaz’la birlikte, beraberlerinde protokol üyeleri ve eşlerinin katılımıyla Yeşilova İlçesine bağlı Sazak ve Çuvallı Köylerinde ikamet eden şehit ailelerine ziyarette bulundul. Vali Yılmaz, Sazak Köyünde Şehit Er Süleyman Efek ve Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağına ziyarette bulundu. Sazak köyündeki ziyaretinin ardından Çuvallı Köyüne geçen Vali Yılmaz ve beraberindeki protokol Şehit Astsubay Rıza Çelik’in hasta olan babasına geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Sazak köyünde ilk olarak Şehir Er Süleyman Efek’in annesi Fatma Efek’in evini ziyaret eden Vali Yılmaz, bu ziyaretin ardından Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağına ziyarette bulundu. Her iki aile ziyaretinde Kur’an-ı Kerim’ler okunarak Şehitlerimiz için dua yapıldı. Ailelerle yakından ilgilenen Vali Yılmaz, bir sıkıntıları olmaları durumunda her daim yanlarında olacaklarını ifade etti. Vali Yılmaz, Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağından ayrılmadan önce evinin önünde devam eden kilit parke çalışmalarını inceleyerek, devam eden çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı. Sazak köyünde ki ziyaretlerini tamamlamadan önce Vali Şerif Yılmaz ve protokol şehit aileleri ile birlikte, Şehit Er Süleyman Efek ve Şehit Seyhan Kayhan’ın kabirlerini ziyaret ederek, kabirlerine karanfil bıraktılar dua okudular. Vali Yılmaz, şehit ailesi ziyaretlerini Çuvallı Köyünde yaşayan Şehit Astsubay Rıza Çelik’in baba ocağına ziyaretle tamamladı. Şehidin hasta olan Babası Nuri Çelik’e geçmiş olsun dileklerini ileten Vali Yılmaz, tedavi süreci ile ilgili ne gerekiyorsa ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti  ve  “Her zaman dile getiriyoruz Şehitlerimizin bizlere emaneti olan ailelerinin yanında olmak bizlerin en başta gelen görev ve sorumluluklarımızdan. Bugünde bu görevimizi yerine getiriyoruz, hem bu vesileyle tabi köy muhtarlarımızda programımıza dahil oldular. Köylerimizin ihtiyaçlarını da burada ifade ettiler. Bir takım talepleri köylerimizde yapılması gereken çalışmaları onları da burada çözmüş olduk. Beraber günlük yaşantımızı geçiriyoruz. Biz bir aileyiz her zaman söylüyorum büyük bir aileyiz. Günlük aile nasıl yaşıyorsa beraber günü geçiriyorsak biz aynı şekilde geçirmeye çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Bugün tabi iki tane köyümüzde yangın oldu. Onu da burada söylemekte yarar var. Çok şükür can kaybımız yok. Tefenni’deki köyümüzde altı ev yandı. Yine Gölhisar’daki köyümüzde iki ev ahırıyla beraber yandı. Vatandaşlarımızın daha dikkatli, daha duyarlı olması lazım. Yaz mevsimindeyiz, sıcaklarla beraber otların iyice kuruduğu bir dönem olan yangına hassas bir dönemdeyiz. Vatandaşlarımızın da bu konuda daha hassas olmaları en büyük arzumuz. Zaman zaman hatırlatıyoruz. Ancak maalesef yine de bu istenmedik olaylarla da karşılaşıyoruz. Ben ailelerimize geçmiş olsun diliyorum. Arkadaşlarımız yangın söndürme çalışmalarından itibaren konuyla birebir ilgilendiler. Civar ilçelerdeki İtfaiyeleri yönlendirdik. Yine aynı şekilde yangın sonrası arkadaşlarımızın ihtiyaçları ile ilgili yapılacak olan çalışmalarla ilgili enkaz temizlemede dahil olmak üzere yine görevli ilgili kurumdaki arkadaşlarımızı gönderdik. Şu anda onlarda aynı faaliyeti yürütüyorlar. Ben ailelerimize geçmiş olsun diliyorum.   Şehit ailelerimizle de en azından bir günümüzü ailecek hep beraber geniş aile olarak geçirdik. Şehit babamız da hasta. Ona da geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk. Tedavisi ile ilgili arkadaşlarımız ilk gün itibaren gerekli ilgiyi gösteriyorlar. İnşallah önümüzdeki hafta içerisinde ameliyat olacak. Ameliyattan sonra inşallah şifa bulup tekrar sağlığına kavuşur diye düşünüyorum. Şehit ailelerimizin bulunduğu sokakların tamamını İl Özel idaresi kaynaklarıyla kilit parke yapıyoruz. Şehitliklerimiz bilindiği üzere İl Özel İdaresi’ne devredildi. Bu devirden sonra bütün şehitliklerimize baktık. Ancak bu Şehitliklerin dışında köyde kendi mezarlıklarında bulunan şehit mezarlarımız var. Onlarla ilgili de ramazan bayramı öncesi arkadaşlarımız bütün mezarlıkların temizliklerini yaptılar. Özel idare de kurduğumuz bir ekip vasıtasıyla. O esnada bazı mezarlarımızın yıpranmış olduğunu gördük. Onlarla ilgili arkadaşlarımız tespitleri yaptılar. Onarılması gerekenleri onaracağız. Onarılması mümkün olmayanları İl Özel idaresi imkânlarıyla yeniden tanzim ve düzenlenmesini gerçekleştireceğiz. Şehitlerimizin en iyi şekilde orada rahat ve huzur içerisinde bulacakları ortamı, Ailelerinin de ziyarete gittiklerinde rahatlıkla ziyaret edebilecekleri şehit mezarlarımızı oluşturmaya çalışıyoruz. Onların zaten makam mevkiini biz vermiyoruz. Cenabı hak zaten verdi ama biz çevre düzenleme ile ilgili çalışmaları aralıksız yapıyoruz. Bu süre içerisinde inşallah onları sizde gördünüz.  Bazılarında yıpranma olmuş. Yıpranma olan yerleri düzelteceğiz inşallah” dedi. VALİ YILMAZ, BİHDER'İN 15. GELENEKSEL BULUŞMASINA KATILDI Vali Şerif Yılmaz, Burdur İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği’nin geleneksel olarak düzenlediği buluşma programına katıldı. BİHDER tarafından 15’incisi düzenlenen geleneksel buluşma programı Burdur İmam Hatip Lisesi Bahçesi’nde yapıldı. Programa Vali Şerif Yılmaz, Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik, Reşat Petek, kamu kurumlarının müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, imam hatip mezunları ve mensupları derneğinin üyeleri ve aileleri katıldı. Programın açılış konuşmasını ev sahibi olarak BİHDER Başkanı Cemil Çiçek yaptı. Başkan Çiçek’in konuşmalarının ardından Milletvekilleri Bayram Özçelik, Reşat Petek ve Vali Şerif Yılmaz’da konuşma yaptı. Vali Yılmaz: "Öncelikle İmam hatip mezunu değilim ama mensubu olarak sizlere hitap ediyorum. Bu ülkede önceliklerimizin görmezlikten gelindiği dönemler yaşandı. İlkokulu 1973 yılında bitirdim. O yıl orta okula başlayacağım ama imam hatiplerin orta okul kısmı kapalı olduğu için biz normal orta okula gittik. 1974 yılında yeni hükümetin kurulması sonrası imam hatiplerin orta okul kısmı tekrar açıldı. Bu açılışa vesile olanlara teşekkür ediyorum. Vefat edenlere de Allah’tan Rahmet diliyorum. Devam eden süreçte yine 12 Eylül’le birlikte ülkede tekrar kırılmalar yaşandı ve dini müesseselerle ilgili kısıtlamalar getirildi. Tekrar milletin iradesi yansımaya başladıktan sonra belli düzelmeler oldu. Taki 28 Şubat yaşanana kadar. Yine aynı şekilde eğitim sistemi de dahil olmak üzere yine dini müesseselerle ilgili kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamaları yapanlar 28 Şubat'ın etkisinin bin yıl süreceğini söylediler. O tarihte yine çocuklarımızın dini eğitim alacakları okulların orta okul kısımları, kuran kursları kapatıldı. Dini eğitim almaları engellendi. Çocuklarını kuran kursuna gönderenler hakkında işlem yaptırıldı. Çok şükür biz yapmadık ama yapanlar yaptıranlar oldu. Taki yine milletin iradesi sandığa yansıyıncaya kadar. Ama yine vesayetin devam ettiği süre içerisinde yine gerekli adımlar atılamadı. Taki 2012 yılında 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte bir devrim yaşandı. Ama bu devrime karşı çıkanlar oldu. O günkü gazeteleri okursanız manşetlere bakarsanız kimlerin karşı çıktığını görürüsünüz. 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte tüm okullarda dini eğitim Kur’an dersi, siyer dersi seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. Yine imam hatiplerin orta kısımları açıldı ve katsayı adaletsizliğinin kaldırılması ile beraber meslek liselerinin üniversiteye girişteki uğradığı haksızlık ortadan kalktı. Tabi biraz önce vekilim kısa bahsetti. Bugün Türkiye’de yapmaya çalıştıklarını, dün Pakistan'da yaptılar. Dünyada, özellikle İslam Ülkelerini kendilerine göre dizayn etmek istiyorlar. Kur’an öğrenen ve sünnet ile yetişen bir neslin oluşmasını istemeyen, kendi istek ve arzuları nispetinde hareket edecek, kendi uydurdukları dinle amel edecek nesil yetiştirmeye toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu oluştururken de içimizdeki taşeronları kullanıyorlar. Din kisvesine bürünmüş, üzerine cübbe giydiğinde Müslüman olduğunu zanneden zavallıları kullanıyorlar. Onlara inanan zavallıları kullandılar. Onun için 28 Şubat sürecinde okulları birilerine teslim etmeyi düşünenler, bu 4+4+4 eğitim sistemi hayata geçirildiğinde en fazla karşı çıkanlar onlar oldu. Niye oldu? Burdur İmam Hatip Okulu açıldığında sadece Burdur değil, civar ilerden gelip bu okullarda okuyup bugün ülke yönetiminde bulunan insanlar var. Bunlar bu şekilde yetişsin istenmedi. Anadolu’nun saf berrak çocuklarının dini duygularını istismar ederek kendi okullarında devşirmek için, İmam Hatiplerin açılmasına karşı çıktılar. Liselerde, ortaokullarda din dersinin, Kur’an-ı Kerim’in seçilmesine karşı çıktılar.   Biz bu eğitim sistemi değişikliği ile beraber devletini, imanını ve milletini seven nesil yetişmesi için uğraşıyoruz. Birilerini sevmesi için değil. Allah rızası için amel edecek nesil yetiştirilmeye çalışılıyor. Buna karşı çıkmanın anlamı nedir. Ben daha önce görev yaptığım yerde bir söz söyledim dünyayı başıma yıktılar. O da şuydu. Hafızlık merasimi uzun zamandır bu ülkede yapılamadı biliyorsunuz. Hafız yetiştiremedik çünkü Hafız Kur’an-ı Kerim’dir. Yürüyen Kur’an-ı Kerim’dir. Bundan rahatsız oluyorlar çünkü hafızlığı bilen Kur’an-ı Kerim’i bilen, Arapçayı bilen, Kur’an-ı Kerim’i anlayan kişidir. Mealini anlayan birisine, bir bacımıza başınızı açın denildiğinde, senin söylediğin yanlıştır, Kur’an-ı Kerim’e aykırıdır, Kur’an-ı Kerim’de başınızı örtün ayeti vardır diyecek insanların yetişmesini istemediler. Çünkü kendi uydurduğu bir din var. Bugüne kadar kendisine mutlak itaat edecek olan kendi uydurduğu dinle amel edecek olan bir nesil yetiştirdiler. O nesil sokakta yürüyen imanlı, bayraklı insanlara kurşun sıktı. O ruhu, o hainliği verebilecek kadar kendisine itaat ettirdi. Bizim itaat edeceğimiz Kur’an-ı Kerim’le, Peygamberimizdir. Geriye kalan herkesin hatası olabilir. Hatası olan insana mutlak itaat olmaz. Dersinizi alabilirsiniz büyüklerimiz burada. Buradaki arkadaşlarımızın yetişmesinde emeği olan büyüklerimiz var. Hatası olmaz mı olabilir. Bizimde olabilir, başkalarınında olabilir. Halifeler dahi hatam varsa düzeltin demedi mi, dedi. Ama birileri kedini peygamberin yerine koydurdular, Peygamber dedirtip, Allah’la konuşan birisi olarak lansa ettiler.   İşte eksiğimiz buradaydı. Bu eğitimi verecek dini müesseselerimiz kurumlarımız yoktu. Azdı, az geldi, yetmedi. Yetmeyince bunu birileri doldurdu. Birilerine doldurttular. O engel olmanın altında yatanda buydu. Onun için bizim emin ellerde, emin adımlarla yürümemiz için iyi yetişmiş hak ve hukuku bilen adaletten şaşmayan imanlı nesillere ihtiyacımız var. Burada yetişen bir insan biraz önce söylediğim o eylemleri yapması mümkün değil. Burada eğer o ruhu almışsa şeklen alabilir. Ruhen almamışsa yine yapar. Biraz önce onu söyledim sadece üzerine cübbe giymekle, yakasız gömlek giymekle alim olunmaz. Ne kadar zalim olabileceğini de bu millete gösterdi. Seccadenin üzerine ayakkabıyla basarak bunu gösterdi. Düne kadar milletin karşısında salya sümük ağlayan bugün seccadenin üzerine ayakkabıyla basıp bu millete nasıl hainlik yapabileceğini de gösterdi. O açıdan biraz önce burada vurgulandı. Bizim neslimizin, ülkemizin, ümmetin geleceği için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Bu sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor. Devlet olarak bunu yapıyoruz. Devlet yapıyor diye bizim bu görevi yapmama gibi bir lüksümüz yok. Tebliğ her Müslümanın görevidir. Sadece din adamlarımızın ve müftülerimizin görevi değil. Bu görev birisi yaptığında diğerinin üzerinden düşmüyor. Düşmediğine göre bu sorumlulukta aynı şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Bugün Cumhurbaşkanımız İmam Hatip mezunu olduğunu her yerde söylüyor. İmam hatip mezunu ayrı bir diploma anlamında değildir. Onun verdiği ruhtur. Ben imam hatip mezunu değilim ama bende o ruhu ve aynı duyguları taşıyan birisiyim. Bunun sancısını hepimizin yaşaması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız eğer bunu yaşıyorsa bunu toplantılarda bize söylüyorsa bununla ilgili çalışmak bizim vazifemiz. Burada görev alan, görev yapan fahri veya kamu, özel veya sivil toplum fark etmez, her kim olursa olsun hepimizin sorumluluğudur. Aynı heyecanı hmemiz lazım ki bir yere varabilelim. Yoksa 15 Temmuz niye oldu diye hala kafamızı ellerimizin arasına alır düşünürüz. 15 Temmuz bunun için oldu. 15 Temmuz bizim kendi görevimizi, asli görevimizi hakkıyla layıkıyla yapmadığımız için oldu. Onun içinde hem derneklerimizin, hem platformumuzun, hem de büyüklerimizin ve hepimizin iyi düşünmesi gerekiyor. Devletin bu sorumluluğu yerine getirecek imkânı var. Eskisi gibi değil, bunu yapacak olan irade de var. Bundan sonraki iş bize kalıyor. Hepimizin üzerine düşen bu sorumluluk içerisinde görevimiz yerine getirmemizdir diye değerlendiriyorum" dedi. Protokol konuşmalarının ardından tüm katılımcılara BİHDER tarafından dağıtılan ikramlarla program sona erdi.   VALİ YILMAZ, BAŞPINAR VE HİSARARDI YANGIN BÖLGESİNİ İNCELEDİ Vali Şerif Yılmaz, Tefenni Başpınar ve Gölhisar Hisarardı Köylerinde meydana gelen yangın bölgesinde incelemelerde bulanarak ev ve ahırları zarar gören ailelere ziyarette bulundu. Soğutma çalışmalarına devam edildiği Başpınar ve Hisarardında ailelere geçmiş olsun ziyaretinde bulunan Vali Yılmaz, can kaybı olmadığı için şükür ediyoruz dedi. Evlerini kaybeden, ahırları yanan vatandaşlara gereken desteği yapacaklarını ifade eden Vali Yılmaz, devlet olarak vatandaşlarımızın yarasını sarmak için gerekeni yapacaklarını ifade etti. Yangın bölgesinde incelemelerde bulunarak yanan ev ve ahırları yerinde gören Vali Yılmaz,  Yaz mevsiminin gelmesiyle beraber yangın riskinin arttığını tekrar dile getirerek, vatandaşlardan isteğimiz sıcakların arttığı bu hassas dönemde daha duyarlı ve dikkatli davranmaları gerektiğini vurguladı. Vali Yılmaz ziyaret sırasından AFAD tarafından yangın bölgesinde kurulan çadır ve acil ihtiyaç olarak yatak, battaniye yastık vb. gibi ihtiyaçlarla ilgili evini kaybeden vatandaşlar için yapılan çalışmalar hakkında İl Müdürü Yasin Tokgöz'den bilgi aldı.   VALİ YILMAZ SÖĞÜT FESTİVALİNDE Söğüt Festivalinin son gününde yine coşku yüksekti...Vali Şerif Yılmaz, Söğüt 14. Geleneksel Domates ve Kültür Festivali'nin kapanış programına katıldı.    Üç gün süren festivalin Cuma günü düzenlenen açılış programına katılan Vali Yılmaz, söz verdiği gibi kapanış programına da katılarak Söğütlüleri yalnız bırakmadı. Üreten ve çalışkan Söğüt halkına verdiği değeri bir kez daha gösterdi. Coşkunun yüksek olduğu kapanış günü programında, ayrıca festival kapsamında düzenlenen en iyi domates yetiştiriciliği yarışmasında dereceye girenlere ödülleri takdim edildi.   Birinciliği kazanan İsa Acar ödülünü Vali Yılmaz’ın ellerinden aldı. Vali Yılmaz, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmada "Bugün sadece dereceye giren arkadaşlar değil tüm Söğütlüler takdiri hak ediyorlar. Çünkü 10 yıl gibi kısa bir sürede Söğüt Domatesini marka haline getirip dünya pazarına sunmak kolay bir iş değil, bunu başaran tüm Söğüt halkını tebrik ediyorum. Diğer köylerimize beldelerimize de örnek olmasını diliyorum" dedi. Programda sanatçı Resul Dindar'ın verdiği konserin ardından, kapanışı sevilen Türk Halk Müziği Sanatçısı Sevcan Orhan yaptı. Festival alanını dolduran Söğütlüler, Orhan'ın şarkılarıyla doyasıya eğlendi.  Programın sonunda Söğüt Belediye Başkanı Salih Yavuz, katılımları ve destekleri dolayısıyla Vali Şerif Yılmaz'a plaket takdiminde bulundu. Kapanış Programına Vali Şerif Yılmaz'ın yanı sıra Milletvekili Bayram Özçelik, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, ilçe kaymakamları, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Bağcı, ilçe ve belde belediye başkanları, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Servet Olpak, daire müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.      
VALİ ŞERİF YILMAZ’IN YOĞUN HAFTASONU PROGRAMI

 

Vali Şerif Yılmaz, Hanımefendi Hilal Yılmaz ile birlikte Hafta Sonunu Şehit Ailelerine ayırdı. Değişik vesilelerle şehit aileleri ile bir araya gelen, ziyaretlerde bulunan Vali Yılmaz bugünde Hanımefendi Hilal Yılmaz’la birlikte, beraberlerinde protokol üyeleri ve eşlerinin katılımıyla Yeşilova İlçesine bağlı Sazak ve Çuvallı Köylerinde ikamet eden şehit ailelerine ziyarette bulundul.

Vali Yılmaz, Sazak Köyünde Şehit Er Süleyman Efek ve Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağına ziyarette bulundu. Sazak köyündeki ziyaretinin ardından Çuvallı Köyüne geçen Vali Yılmaz ve beraberindeki protokol Şehit Astsubay Rıza Çelik’in hasta olan babasına geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.

Sazak köyünde ilk olarak Şehir Er Süleyman Efek’in annesi Fatma Efek’in evini ziyaret eden Vali Yılmaz, bu ziyaretin ardından Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağına ziyarette bulundu. Her iki aile ziyaretinde Kur’an-ı Kerim’ler okunarak Şehitlerimiz için dua yapıldı. Ailelerle yakından ilgilenen Vali Yılmaz, bir sıkıntıları olmaları durumunda her daim yanlarında olacaklarını ifade etti. Vali Yılmaz, Şehit Seyhan Kayhan’ın baba ocağından ayrılmadan önce evinin önünde devam eden kilit parke çalışmalarını inceleyerek, devam eden çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.

Sazak köyünde ki ziyaretlerini tamamlamadan önce Vali Şerif Yılmaz ve protokol şehit aileleri ile birlikte, Şehit Er Süleyman Efek ve Şehit Seyhan Kayhan’ın kabirlerini ziyaret ederek, kabirlerine karanfil bıraktılar dua okudular. Vali Yılmaz, şehit ailesi ziyaretlerini Çuvallı Köyünde yaşayan Şehit Astsubay Rıza Çelik’in baba ocağına ziyaretle tamamladı. Şehidin hasta olan Babası Nuri Çelik’e geçmiş olsun dileklerini ileten Vali Yılmaz, tedavi süreci ile ilgili ne gerekiyorsa ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti  ve  “Her zaman dile getiriyoruz Şehitlerimizin bizlere emaneti olan ailelerinin yanında olmak bizlerin en başta gelen görev ve sorumluluklarımızdan. Bugünde bu görevimizi yerine getiriyoruz, hem bu vesileyle tabi köy muhtarlarımızda programımıza dahil oldular. Köylerimizin ihtiyaçlarını da burada ifade ettiler. Bir takım talepleri köylerimizde yapılması gereken çalışmaları onları da burada çözmüş olduk.

Beraber günlük yaşantımızı geçiriyoruz. Biz bir aileyiz her zaman söylüyorum büyük bir aileyiz. Günlük aile nasıl yaşıyorsa beraber günü geçiriyorsak biz aynı şekilde geçirmeye çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Bugün tabi iki tane köyümüzde yangın oldu. Onu da burada söylemekte yarar var. Çok şükür can kaybımız yok. Tefenni’deki köyümüzde altı ev yandı. Yine Gölhisar’daki köyümüzde iki ev ahırıyla beraber yandı. Vatandaşlarımızın daha dikkatli, daha duyarlı olması lazım. Yaz mevsimindeyiz, sıcaklarla beraber otların iyice kuruduğu bir dönem olan yangına hassas bir dönemdeyiz. Vatandaşlarımızın da bu konuda daha hassas olmaları en büyük arzumuz. Zaman zaman hatırlatıyoruz. Ancak maalesef yine de bu istenmedik olaylarla da karşılaşıyoruz. Ben ailelerimize geçmiş olsun diliyorum. Arkadaşlarımız yangın söndürme çalışmalarından itibaren konuyla birebir ilgilendiler. Civar ilçelerdeki İtfaiyeleri yönlendirdik. Yine aynı şekilde yangın sonrası arkadaşlarımızın ihtiyaçları ile ilgili yapılacak olan çalışmalarla ilgili enkaz temizlemede dahil olmak üzere yine görevli ilgili kurumdaki arkadaşlarımızı gönderdik. Şu anda onlarda aynı faaliyeti yürütüyorlar. Ben ailelerimize geçmiş olsun diliyorum.

 

Şehit ailelerimizle de en azından bir günümüzü ailecek hep beraber geniş aile olarak geçirdik. Şehit babamız da hasta. Ona da geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk. Tedavisi ile ilgili arkadaşlarımız ilk gün itibaren gerekli ilgiyi gösteriyorlar. İnşallah önümüzdeki hafta içerisinde ameliyat olacak. Ameliyattan sonra inşallah şifa bulup tekrar sağlığına kavuşur diye düşünüyorum. Şehit ailelerimizin bulunduğu sokakların tamamını İl Özel idaresi kaynaklarıyla kilit parke yapıyoruz. Şehitliklerimiz bilindiği üzere İl Özel İdaresi’ne devredildi. Bu devirden sonra bütün şehitliklerimize baktık. Ancak bu Şehitliklerin dışında köyde kendi mezarlıklarında bulunan şehit mezarlarımız var. Onlarla ilgili de ramazan bayramı öncesi arkadaşlarımız bütün mezarlıkların temizliklerini yaptılar. Özel idare de kurduğumuz bir ekip vasıtasıyla. O esnada bazı mezarlarımızın yıpranmış olduğunu gördük. Onlarla ilgili arkadaşlarımız tespitleri yaptılar. Onarılması gerekenleri onaracağız. Onarılması mümkün olmayanları İl Özel idaresi imkânlarıyla yeniden tanzim ve düzenlenmesini gerçekleştireceğiz. Şehitlerimizin en iyi şekilde orada rahat ve huzur içerisinde bulacakları ortamı, Ailelerinin de ziyarete gittiklerinde rahatlıkla ziyaret edebilecekleri şehit mezarlarımızı oluşturmaya çalışıyoruz. Onların zaten makam mevkiini biz vermiyoruz. Cenabı hak zaten verdi ama biz çevre düzenleme ile ilgili çalışmaları aralıksız yapıyoruz. Bu süre içerisinde inşallah onları sizde gördünüz.  Bazılarında yıpranma olmuş. Yıpranma olan yerleri düzelteceğiz inşallah” dedi.

VALİ YILMAZ, BİHDER'İN 15. GELENEKSEL BULUŞMASINA KATILDI

Vali Şerif Yılmaz, Burdur İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği’nin geleneksel olarak düzenlediği buluşma programına katıldı. BİHDER tarafından 15’incisi düzenlenen geleneksel buluşma programı Burdur İmam Hatip Lisesi Bahçesi’nde yapıldı.

Programa Vali Şerif Yılmaz, Burdur Milletvekilleri Bayram Özçelik, Reşat Petek, kamu kurumlarının müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, imam hatip mezunları ve mensupları derneğinin üyeleri ve aileleri katıldı. Programın açılış konuşmasını ev sahibi olarak BİHDER Başkanı Cemil Çiçek yaptı. Başkan Çiçek’in konuşmalarının ardından Milletvekilleri Bayram Özçelik, Reşat Petek ve Vali Şerif Yılmaz’da konuşma yaptı.

Vali Yılmaz: "Öncelikle İmam hatip mezunu değilim ama mensubu olarak sizlere hitap ediyorum. Bu ülkede önceliklerimizin görmezlikten gelindiği dönemler yaşandı. İlkokulu 1973 yılında bitirdim. O yıl orta okula başlayacağım ama imam hatiplerin orta okul kısmı kapalı olduğu için biz normal orta okula gittik. 1974 yılında yeni hükümetin kurulması sonrası imam hatiplerin orta okul kısmı tekrar açıldı. Bu açılışa vesile olanlara teşekkür ediyorum. Vefat edenlere de Allah’tan Rahmet diliyorum. Devam eden süreçte yine 12 Eylül’le birlikte ülkede tekrar kırılmalar yaşandı ve dini müesseselerle ilgili kısıtlamalar getirildi. Tekrar milletin iradesi yansımaya başladıktan sonra belli düzelmeler oldu. Taki 28 Şubat yaşanana kadar. Yine aynı şekilde eğitim sistemi de dahil olmak üzere yine dini müesseselerle ilgili kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamaları yapanlar 28 Şubat'ın etkisinin bin yıl süreceğini söylediler. O tarihte yine çocuklarımızın dini eğitim alacakları okulların orta okul kısımları, kuran kursları kapatıldı. Dini eğitim almaları engellendi. Çocuklarını kuran kursuna gönderenler hakkında işlem yaptırıldı. Çok şükür biz yapmadık ama yapanlar yaptıranlar oldu. Taki yine milletin iradesi sandığa yansıyıncaya kadar. Ama yine vesayetin devam ettiği süre içerisinde yine gerekli adımlar atılamadı. Taki 2012 yılında 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte bir devrim yaşandı. Ama bu devrime karşı çıkanlar oldu. O günkü gazeteleri okursanız manşetlere bakarsanız kimlerin karşı çıktığını görürüsünüz. 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte tüm okullarda dini eğitim Kur’an dersi, siyer dersi seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. Yine imam hatiplerin orta kısımları açıldı ve katsayı adaletsizliğinin kaldırılması ile beraber meslek liselerinin üniversiteye girişteki uğradığı haksızlık ortadan kalktı.

Tabi biraz önce vekilim kısa bahsetti. Bugün Türkiye’de yapmaya çalıştıklarını, dün Pakistan'da yaptılar. Dünyada, özellikle İslam Ülkelerini kendilerine göre dizayn etmek istiyorlar. Kur’an öğrenen ve sünnet ile yetişen bir neslin oluşmasını istemeyen, kendi istek ve arzuları nispetinde hareket edecek, kendi uydurdukları dinle amel edecek nesil yetiştirmeye toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu oluştururken de içimizdeki taşeronları kullanıyorlar. Din kisvesine bürünmüş, üzerine cübbe giydiğinde Müslüman olduğunu zanneden zavallıları kullanıyorlar. Onlara inanan zavallıları kullandılar. Onun için 28 Şubat sürecinde okulları birilerine teslim etmeyi düşünenler, bu 4+4+4 eğitim sistemi hayata geçirildiğinde en fazla karşı çıkanlar onlar oldu. Niye oldu? Burdur İmam Hatip Okulu açıldığında sadece Burdur değil, civar ilerden gelip bu okullarda okuyup bugün ülke yönetiminde bulunan insanlar var. Bunlar bu şekilde yetişsin istenmedi. Anadolu’nun saf berrak çocuklarının dini duygularını istismar ederek kendi okullarında devşirmek için, İmam Hatiplerin açılmasına karşı çıktılar. Liselerde, ortaokullarda din dersinin, Kur’an-ı Kerim’in seçilmesine karşı çıktılar.

 

Biz bu eğitim sistemi değişikliği ile beraber devletini, imanını ve milletini seven nesil yetişmesi için uğraşıyoruz. Birilerini sevmesi için değil. Allah rızası için amel edecek nesil yetiştirilmeye çalışılıyor. Buna karşı çıkmanın anlamı nedir. Ben daha önce görev yaptığım yerde bir söz söyledim dünyayı başıma yıktılar. O da şuydu. Hafızlık merasimi uzun zamandır bu ülkede yapılamadı biliyorsunuz. Hafız yetiştiremedik çünkü Hafız Kur’an-ı Kerim’dir. Yürüyen Kur’an-ı Kerim’dir. Bundan rahatsız oluyorlar çünkü hafızlığı bilen Kur’an-ı Kerim’i bilen, Arapçayı bilen, Kur’an-ı Kerim’i anlayan kişidir. Mealini anlayan birisine, bir bacımıza başınızı açın denildiğinde, senin söylediğin yanlıştır, Kur’an-ı Kerim’e aykırıdır, Kur’an-ı Kerim’de başınızı örtün ayeti vardır diyecek insanların yetişmesini istemediler. Çünkü kendi uydurduğu bir din var. Bugüne kadar kendisine mutlak itaat edecek olan kendi uydurduğu dinle amel edecek olan bir nesil yetiştirdiler. O nesil sokakta yürüyen imanlı, bayraklı insanlara kurşun sıktı. O ruhu, o hainliği verebilecek kadar kendisine itaat ettirdi. Bizim itaat edeceğimiz Kur’an-ı Kerim’le, Peygamberimizdir. Geriye kalan herkesin hatası olabilir. Hatası olan insana mutlak itaat olmaz. Dersinizi alabilirsiniz büyüklerimiz burada. Buradaki arkadaşlarımızın yetişmesinde emeği olan büyüklerimiz var. Hatası olmaz mı olabilir. Bizimde olabilir, başkalarınında olabilir. Halifeler dahi hatam varsa düzeltin demedi mi, dedi. Ama birileri kedini peygamberin yerine koydurdular, Peygamber dedirtip, Allah’la konuşan birisi olarak lansa ettiler.

 

İşte eksiğimiz buradaydı. Bu eğitimi verecek dini müesseselerimiz kurumlarımız yoktu. Azdı, az geldi, yetmedi. Yetmeyince bunu birileri doldurdu. Birilerine doldurttular. O engel olmanın altında yatanda buydu. Onun için bizim emin ellerde, emin adımlarla yürümemiz için iyi yetişmiş hak ve hukuku bilen adaletten şaşmayan imanlı nesillere ihtiyacımız var. Burada yetişen bir insan biraz önce söylediğim o eylemleri yapması mümkün değil. Burada eğer o ruhu almışsa şeklen alabilir. Ruhen almamışsa yine yapar. Biraz önce onu söyledim sadece üzerine cübbe giymekle, yakasız gömlek giymekle alim olunmaz. Ne kadar zalim olabileceğini de bu millete gösterdi. Seccadenin üzerine ayakkabıyla basarak bunu gösterdi. Düne kadar milletin karşısında salya sümük ağlayan bugün seccadenin üzerine ayakkabıyla basıp bu millete nasıl hainlik yapabileceğini de gösterdi. O açıdan biraz önce burada vurgulandı. Bizim neslimizin, ülkemizin, ümmetin geleceği için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Bu sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor. Devlet olarak bunu yapıyoruz. Devlet yapıyor diye bizim bu görevi yapmama gibi bir lüksümüz yok. Tebliğ her Müslümanın görevidir. Sadece din adamlarımızın ve müftülerimizin görevi değil. Bu görev birisi yaptığında diğerinin üzerinden düşmüyor. Düşmediğine göre bu sorumlulukta aynı şekilde hareket etmemiz gerekiyor.

Bugün Cumhurbaşkanımız İmam Hatip mezunu olduğunu her yerde söylüyor. İmam hatip mezunu ayrı bir diploma anlamında değildir. Onun verdiği ruhtur. Ben imam hatip mezunu değilim ama bende o ruhu ve aynı duyguları taşıyan birisiyim. Bunun sancısını hepimizin yaşaması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız eğer bunu yaşıyorsa bunu toplantılarda bize söylüyorsa bununla ilgili çalışmak bizim vazifemiz. Burada görev alan, görev yapan fahri veya kamu, özel veya sivil toplum fark etmez, her kim olursa olsun hepimizin sorumluluğudur. Aynı heyecanı hmemiz lazım ki bir yere varabilelim. Yoksa 15 Temmuz niye oldu diye hala kafamızı ellerimizin arasına alır düşünürüz. 15 Temmuz bunun için oldu. 15 Temmuz bizim kendi görevimizi, asli görevimizi hakkıyla layıkıyla yapmadığımız için oldu. Onun içinde hem derneklerimizin, hem platformumuzun, hem de büyüklerimizin ve hepimizin iyi düşünmesi gerekiyor. Devletin bu sorumluluğu yerine getirecek imkânı var. Eskisi gibi değil, bunu yapacak olan irade de var. Bundan sonraki iş bize kalıyor. Hepimizin üzerine düşen bu sorumluluk içerisinde görevimiz yerine getirmemizdir diye değerlendiriyorum" dedi. Protokol konuşmalarının ardından tüm katılımcılara BİHDER tarafından dağıtılan ikramlarla program sona erdi.

 

VALİ YILMAZ, BAŞPINAR VE HİSARARDI YANGIN BÖLGESİNİ İNCELEDİ

Vali Şerif Yılmaz, Tefenni Başpınar ve Gölhisar Hisarardı Köylerinde meydana gelen yangın bölgesinde incelemelerde bulanarak ev ve ahırları zarar gören ailelere ziyarette bulundu.

Soğutma çalışmalarına devam edildiği Başpınar ve Hisarardında ailelere geçmiş olsun ziyaretinde bulunan Vali Yılmaz, can kaybı olmadığı için şükür ediyoruz dedi. Evlerini kaybeden, ahırları yanan vatandaşlara gereken desteği yapacaklarını ifade eden Vali Yılmaz, devlet olarak vatandaşlarımızın yarasını sarmak için gerekeni yapacaklarını ifade etti. Yangın bölgesinde incelemelerde bulunarak yanan ev ve ahırları yerinde gören Vali Yılmaz,  Yaz mevsiminin gelmesiyle beraber yangın riskinin arttığını tekrar dile getirerek, vatandaşlardan isteğimiz sıcakların arttığı bu hassas dönemde daha duyarlı ve dikkatli davranmaları gerektiğini vurguladı.

Vali Yılmaz ziyaret sırasından AFAD tarafından yangın bölgesinde kurulan çadır ve acil ihtiyaç olarak yatak, battaniye yastık vb. gibi ihtiyaçlarla ilgili evini kaybeden vatandaşlar için yapılan çalışmalar hakkında İl Müdürü Yasin Tokgöz'den bilgi aldı.

 

VALİ YILMAZ SÖĞÜT FESTİVALİNDE

Söğüt Festivalinin son gününde yine coşku yüksekti...Vali Şerif Yılmaz, Söğüt 14. Geleneksel Domates ve Kültür Festivali'nin kapanış programına katıldı.

 

 Üç gün süren festivalin Cuma günü düzenlenen açılış programına katılan Vali Yılmaz, söz verdiği gibi kapanış programına da katılarak Söğütlüleri yalnız bırakmadı. Üreten ve çalışkan Söğüt halkına verdiği değeri bir kez daha gösterdi. Coşkunun yüksek olduğu kapanış günü programında, ayrıca festival kapsamında düzenlenen en iyi domates yetiştiriciliği yarışmasında dereceye girenlere ödülleri takdim edildi.

 

Birinciliği kazanan İsa Acar ödülünü Vali Yılmaz’ın ellerinden aldı. Vali Yılmaz, ödül töreni sırasında yaptığı konuşmada "Bugün sadece dereceye giren arkadaşlar değil tüm Söğütlüler takdiri hak ediyorlar. Çünkü 10 yıl gibi kısa bir sürede Söğüt Domatesini marka haline getirip dünya pazarına sunmak kolay bir iş değil, bunu başaran tüm Söğüt halkını tebrik ediyorum. Diğer köylerimize beldelerimize de örnek olmasını diliyorum" dedi. Programda sanatçı Resul Dindar'ın verdiği konserin ardından, kapanışı sevilen Türk Halk Müziği Sanatçısı Sevcan Orhan yaptı. Festival alanını dolduran Söğütlüler, Orhan'ın şarkılarıyla doyasıya eğlendi.

 Programın sonunda Söğüt Belediye Başkanı Salih Yavuz, katılımları ve destekleri dolayısıyla Vali Şerif Yılmaz'a plaket takdiminde bulundu. Kapanış Programına Vali Şerif Yılmaz'ın yanı sıra Milletvekili Bayram Özçelik, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, ilçe kaymakamları, İl Genel Meclis Başkanı Muzaffer Bağcı, ilçe ve belde belediye başkanları, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Servet Olpak, daire müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.