İLÇELERİMİZİ TANIYALIM: AFYONKARAHİSAR- DAZKIRI
İLÇELERİMİZİ TANIYALIM: AFYONKARAHİSAR- DAZKIRI
BELEDİYE BAŞKANI İSMAİL TAYLAN’IN TÜMCELERİYLE DAZKIRI BELEDİYESİ…
BELEDİYE BAŞKANI İSMAİL TAYLAN’IN TÜMCELERİYLE DAZKIRI BELEDİYESİ…
GİRİŞ
Dazkırı adının kelime manası, bozkır, açık alan, kırlık yer anlamındadır. Osmanlı döneminde Dazkırı kazası denildiği zaman Polatlı, Başmakçı, Evciler, Yüreğir, Çardak, ve Sarıkavak köylerini içine alan bir bölge anlaşılmaktadır. Hüdavendigar Vilayeti Kütahya Sancağı’na bağlı bir kaza durumundadır. Zamanla Çivril, Sandıklı ve Dinar kazalarına bağlandı ise de uzun bir bir süre tek başına bir kaza merkezi olmuştur. Bir ara Dinar’a bağlı bir nahiye olduysa da daha sonra tekrar kaza olmuştur. Dazkırı kazasının merkezi, ilk günden beri Polatlı köyüdür. Polatlı köyü Osmanlı Arşivi belgelerinde Bolatlı, Bolat, Polat ve Polatlı şeklinde okunması Osmanlıcanın yazımında ve okunmasındaki incelikten, rika yani el yazısında be ve pe harflerinin altındaki noktanın katip tarafından bazen uzun bazen kısa yazılmasından kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde Dazkırı adı da zaman zaman “Tazkırı” olarak okunmuştur. Hatta cumhuriyet döneminde Dazkırı adı mülki idarede Dazkırı olarak geçerken DDY de Tazkırı olarak kullanılmış, istasyon levhası Tazkırı olarak asılmıştır. Bu da Osmanlıcadaki tı harfinin okunuşundan ileri gelmektedir. Sadece bir belgede “Dazgırı” şeklinde yazılışını gördüm.
Atalarımızın ve bizlerin hala yaşamakta olduğu Dazkırı ve çevresinin yaklaşık 800-900 yıllık bir tarihi geçmişi vardır. Türkler bu bölgeye gelmeden önceleri de MÖ:2000 yıllarından başlayarak yoğun bir yerleşim yeri olmuştur. Bu yüzyılda Hitit İmparatorluğu Anadolu’ya tamamen hakim olmuş ve Hititler, Mısır ve Asur devletleri dışında dünyanın üç büyük devletinden birisi konumuna gelmiştir. Tüm Anadolu ile birlikte Dazkırı ve çevresi de Hitit devleti yönetimi altına girmiştir. MÖ: 1000 yılından itibaren Hitit devletinin zayıflaması ve MÖ: 750 yıllarında ise parçalanması üzerine bu defa Frigyalılar bu bölgenin hakimi oldular. Frig devletinin yıkılmasından sonra, bölgenin tümü, Lidya siyasi gücünün etkisi altında kalmıştır. Merkezi Sardes olan Lidya devletinin sınırı Başmakçı ve Dazkırı ilçelerine kadar uzanmaktadır. Bu nedenle, Dazkırı ilçesi Karaağaç kuyusu köyünde Lidya elektrum definesi bulunmuş olması doğaldır. Diğer bölgelerde olduğu gibi, bölgemizde de Güney Frigya’nın başkenti Apemia(Dinar) ile merkezi Frigya’nın başkenti Synnada’a , Helen siyasi gücü yanında kentin özerkliğini de simgeleyen gümüş kistophorus ve bronz sikkeler, kent sikkeleri olarak darbedilmiştir. Lidya dönemi, paranın (sikkenin) bir değişim aracı olarak ilk kez kullanıldığı bir dönemdir. Bunlara ait örnekler Dazkırı ve Başmakçı çevresinde bol miktarda bulunmaktadır. Çünkü bu dönemde Lidyalıların para basım merkezleri Dazkırı, Başmakçı ve Evciler üçgeninde bulunmaktaydı.
Zaman içerisinde Persler, Makedonya Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu bu bölgede hüküm sürdüler. 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla birlikte Dazkırı ve çevresi Bizans İmparatorluğu hakimiyetine geçmiş oldu.
Selçuklu Devleti’nin kurulması ile Malazgirt savaşı arasında geçen otuz yıllık bir devir esnasında Oğuz boyları daimi bir akış halinde Anadolu hududlarına girmiş, bu ülkenin doğu ve orta kısımlarına yayılmışlar ise de bu memleketi henüz kendileri için emin bir yurt saymıyorlardı. Fakat, 1071 Malazgirt zaferinden sonra Bizans’ın artık ordusu ve mukavemeti kalmadığı için Türk boylarının Anadolu’ya muhacereti sel halini almıştı. Türkler artık yeni vatanlarına koşuyorlardı.
İşte bu dönemde Türkman Yörükan taifesinden olan Polatlı (Bolatlı, Bolat) Cemaatı Hazar Denizi’nin güneyinden Anadolu’ya girdiler. Polatlı Cemaatının bir kısmı Maraş, Ankara, Karahisar-ı Şarki, Sivrihisar ve Edirne bölgelerine yerleştiler.
Polatlı Cemaatına mensub diğer bir kısmı ise şu an Dazkırı denilen bölgeye yerleşerek Türk adetlerine uygun olarak mensub oldukları cemaatın ismini oraya verdiler. O andan itibaren bu köyün ismi Polatlı (Polat, Bolat, Bolatlı) diye anılmaktadır.
Selçuklu Sultanı ll.Kılıçarslan’ın uzun ve başarılı saltanat devresi sonunda yaşlanıp takatdan düşmesi ve dolayısıyla seferlere gidememesi sebebiyle oğulları arasında sultan olma arzusu ortaya çıktı. Kılıçarslan, devleti hanedan mensublarının, yani hükümdar oğullarının ortak malı sayan eski Türk feodal devlet töresine uyarak ülkeyi onbir oğlu arasında paylaştırdı. Buna göre Gıyaseddin Keyhüsrev, Uluborlu ile Kütahya arasındaki Dazkırı’nın da içinde bulunduğu bölgeye sahip oldu.(1186)
Daha sonra, Germiyan Oğulları Beyliği’nin toprakları, başkenti Kütahya’dan başka Uşak, Gediz, Selendi, Kula, Tavşanlı, Banaz, Işıklı, Baklan, Denizli, Honaz, Dazkırı, Başmakçı, Geyikler(Dinar), Homa, Simav ve Şeyhlü(Çivril) ilçelerini içine almaktaydı.
Memlektin siyasi durumunu göz önüne alan Germiyan oğlu Süleyman Şah kuzeyde Osmanlılara ve güney doğusundaki komşularına karşı cephe almış olan Karamanoğlu’nun saldırılarından kendisine korumak amacıyla kızını Osmanlı Sultanı Murad’ın oğlu Yıldırım Beyazıd ile evlendirmeyi önermiştir. Bu durum Sultan Murad tarafından kabul edilince çeyiz olarak memleketin en güzel yerleri olan Kütahya, Tavşanlı, Simav, Emet, Geyikler(Dinar), Dazkırı ve Başmakçı’nın da içinde bulunduğu bölge Osmanlılara verildi (1378).
Osmanlı Devleti Dönemi:
1378 yılında Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı hakimiyetine giren bölge, 1402 yılında Ankara savaşından sonra Moğol idaresine geçmiş. Ancak bu durum kısa sürmüş, tekrar Osmanlılara geçmiştir.
Artık Dazkırı’ya ait yazılı arşiv belgeleri bulunmaya başlamıştır. Dazkırı kazası hakkında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı ve Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı’nda yaptığım onsekiz yıllık çalışmalar neticesinde bulduğum belgeleri günümüz Türkçesine aktardım. Arşivlerde bulduğum belgeleri kronolojik olarak yani tarih sırasına göre yerleştirerek olayları bir film gibi canlandırmayı ve bu kitabı okuyanların da geçmişe yolculuk yapmalarını düşündüm.
Bu belgeleri konularına göre gruplandıracak olursak;
1- Nüfus bilgilerinin bulunduğu defterler.
Bu defterler; Tapu tahrir defterleri, Maliye Nezareti varidat defterleri, Maliye Nezareti temettuat defterleri ve Hüdavendigar salnamesi Dazkırı kazasının nüfusu hakkında bilgi verir. Bu defterlerden yıllara göre Dazkırı kazasının ve köylerinin kaç hane ve kaç kişi olduğunu öğreniyoruz.
Tapu tahrir defterleri; Osmanlılar, bir yeri fethettiklerinde o bölgeye yetkili görevliler gönderip nüfus ve gelir kaynaklarını ayrıntılarıyla araştırıp deftere geçirirler, böylece her sancak için ayrı bir nüfus ve gelir defteri meydana getirilirdi. O bölgede vergi kaynakları çeşitli etkenlerle değiştiği zaman, her 10-20-30 yılda bu tahrir işlemi yenilenirdi. Dazkırı (Polatlı)’ya ait Osmanlı arşivlerinde bulunan en eski belge Kanuni Sultan Süleyman zamanındaki 1530 tarihli 438 numaralı tapu tahrir defterindeki kayıttır. Bu defterdeki kayıtta; Polat (Bolat) köyü Homa kazasına bağlı olarak görünmektedir. Köyde 23 hane 124 nüfus olduğu, ayrıca 2 mücerred (bekar, evli olmayan), 1 çok yaşlı, 1 malul, 2 sipahizade, 1 sipahi emeklisi, 1 sipahi ve 1 mazul kadı bulunmaktadır.
Osmanlı Arşivinde Polatlı nüfusu ile ilgili diğer bir belge Padişah lV. Mehmed zamanına ait 1676 tarihli 2498 numaralı Maliyeden Müdevver(MAD.) kodlu hane-i avarız defteridir. Bu defterde Dazkırı Kazasına tabi Polatlı köyünde 8 neferan ve 2 avarız hanesi bulunmaktadır. Avarız vergisi, Osmanlı vergilerindendir. Bu verginin toplanması için tamamıyla ayrı bir usul kullanılırdı. Bütün memleket avarız hanesi adlı kısımlara bölünmüştü. Köylerden başlayarak kasaba ve şehirler nüfuslarına zenginlik ve tahammül derecelerine göre belli Avarız Hanesi sayılmışlardı. Bir adı da salgın olan avarız, XlX. Yüzyılda artık hemen tamamen para olarak ödenen bir vergi şekline girmiş ve tanzimatın ilanıyla kaldırılmıştır.
Başka bir belge; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 1842 tarihli, ML:VRD, 821 numaralı defterdir. Bu defterde, Polatlı köyünde yaşayan hane reislerinin ismleri bulunmaktadır. Bu deftere göre 1842 yılındaki Polatlı köyünün nüfusu ortaya çıkmaktadır. Köy nüfusu 113 hane ve yaklaşık 565 kişidir.
Bir diğer belge; Padişah l.Abdülmecid zamanına ait 1845 tarihli, ML:VRD:TMT, 7695 numaralı defterdir. Temettuat defterleri; Temettû vergisi, tüccar ve esnafın senelik kazançları üzerinden alınan vergiye verilen addır. Temettû vergisinin adı daha sonra " Kazanç Vergisi"ne çevrilmi s tir. Temettuât Defterleri'nde kaza, köy gibi iskân merkezleri hâne hâne ele alınarak herkese ait s ahsî mal varlı ğ ı, emlâk, arazi, hayvanat, ürün vb. bilgiler kaydedilmi s tir. Bu deftere göre, Polatlı köyü 138 hane ve yaklaşık olarak 690 kişilik bir nüfusa sahiptir.
2- Dazkırı kazasının kilim ve çuval dokuma konusunda önemli bir yerde olduğunu gösteren belgelerin bulunduğu bölüm.
Bu belgelerden, Padişah l. Mahmud zamanına ait 17 Ekim 1736 tarihli fermandır, Cevdet Askeri tasnifi içerisinde 10059 numara ile kayıtlıdır. Bu belgede, Askerin ihtiyacı olan 737 adet seyishane(ağırlık beygirine verilen isim) kilimi ve 450 adet un çuvalının Dazkırı ve çevresinden satın alınarak cebhane-i amireye teslim edilmesi hakkında emir yer almaktadır. Dazkırı ve çevresinin Osmanlı ordusunun ihtiyacı olan kilim ve çuval dokumalarını yaparak büyük bir açığı kapatmaktadır. Buradan anlaşılıyor ki, Dazkırı kazasındaki kilim dokumacılığı endüstrisinin çok eskilere dayandığının belgesidir.
İkinci belge; Padişah ll. Mahmud zamanına ait 19 Ocak 1835 tarihli Cevdet Askeri 221 numaralı belgedir. Bu belgede, Osmanlı ordusundaki askerlerin yatakları için lazım olan 16243 adet yün kilimin Kütahya sancağına bağlı Dazkırı kazasında imal ettirilip gönderilmesi. Buradan da anlaşılıyorki Dazkırı ve çevresinin halı ve kilim dokumasında söz sahibi bir yer olduğuna dair ikinci bir belgedir. Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir potansiyelde üretim yapılmaktadır.
Üçüncü diğer belge; Padişah l. Abdülmecid zamanına ait 20 Temmuz 1846 tarihli Cevdet Askeri 4517 numaralı belgedir. Bu belgede; Nizamiye askerleri için lazım olan 1095 adet dokuma kilimin Dazkırı kazasında imal ettirilmesi ve masraflarının denmesi ve kilimlerin nasıl teslim edileceği bildirilmektedir.
3- Dazkırı kazası ve köylerindeki eşkiyalık olayları.
Bu belgeler Anadolu Ahkâm defterleri, Şikayet defterleri ve diğer belge tasniflerinde bulunmaktadır.
Bu konuda ilk belge; Padişah lll.Mustafa zamanına ait 25 Aralık 1764 tarihli, 45 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 202. sayfasında kayıtlıdır. Bu hükümde; Aşağı Apa köyü sakinlerinden Şeyh Mehmed develeriyle gider iken Polatlı köyü sakinlerinden Tatoğlu Hacı Ahmed Ağa oğulları tarafından kendisinin dövüldüğü oğlunun ise develeriyle birlikte Başmakçı’ya kaçırılıp orada habsedildiğinden bahisle gereğinin yapılması için Anadolu Valisi ve Dazkırı Kadısına ve Kütahya Naibine yazılan ferman bulunmaktadır.
ikinci belge; Padişah l. Abdulhamid zamanına ait 30 Temmuz 1783 tarihli, 82 numaralı Anadolu Ahkam defterinin 246 sayfasında kayıtlıdır. Bu hükümde; Başmakçı ahalisinden Fedai oğlu Deli Ahmet ve kardeşleri Veli ve Memiş etrafına topladıkları adamlar ile Dazkırı ve Evciler bölgesinde eşkiyalık yaptıklarından dolayı bunların ölü veya diri olarak yakalanmaları ve mahkemeye çıkarılmaları hakkında Kütahya naibine ve mütesellimine yazılan ferman bulunmaktadır.
Üçüncü belge; Padişah l. Abdulhamid zamanına ait 12 Ağustos 1785 tarihli Cevdet Adliye 4411 nolu belgedir. Bu belgede; Başmakçı köyünü basıp mallarını ve eşyalarını gasbeden ve köy camisindeki halıları çalan Polatlı köyü ahalisinden Tatoğulları İbrahim, Kasım ve Hasan nam kimseler hakkındaki davaya ait kayıt bulunmaktadır.
Dördüncü belge; Padişah lll. Selim zamanına ait 11 Ağustos 1795 tarihli, Cevdet Beldiye 6217 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı sakinlerinden Tatzade Halil’in Danlar köyündeki su değirmeninin Ketişoğlu Çakır Bey ve Kazak Bey namındaki kimseler tarafından zabt edildiğinden tekrar kendisine verilmesi hakkındaki dilekçesi.
Beşinci belge; Dazkırı’nın Apa istasyonuna silahlı olarak gelip tecavüzde bulunan on iki kişinin jandarma ile çatışması ve sıkı takip sonucu tamamının yakalandığı.
4- Devlet görevlilerinin halka yaptığı haksızlıklar ve zulümler.
Bu konudaki ilk belge; yine Padişah l. Mahmud zamanına ait 12 Nisan 1750 tarihli 16 numaralı Anadolu Ahkâm defterinin 187. sayfasında kayıtlıdır. Bu defterdeki hükümde, Başmakçı ve Apa köyü ahalisinin kendilerinden fazla vergi alan ve zulüm eden kethüdalar hakkındaki şikâyetleri ve bunlar hakkında yapılması gereken tahkikata ait Anadolu valisine ve Dazkırı kadısına yazılan ferman bulunmaktadır.
İkinci belge; Padişah l. Mahmud zamanına ait 24 Nisan 1743 tarihli fermandır. Anadolu Ahkâm defterlerinden 2 numaralı defterin 1093 nolu hükümde kayıtlıdır. Ahkâm Defterleri, divanı Hümayundan çıkan hükümlerin kaydına mahsus olan defterlere genel olarak verilen addır. Padişah adına hazırlanan bu hükümlere fermanda denilirdi. Osmanlı Arşivinde 1742-1889 tarihleri arasına ait 186 adet Anadolu Ahkam defteri bulunmaktadır. Ben bunların hepsini hüküm hüküm taradım, Dazkırı ve çevresi hakkındaki hükümleri çıkardım. 2 numaralı defterdeki bu hükümde, Sarıkavak, Başmakçı ve Akkoyunlu köyleri ahalileri devlete olan kanuni vergilerini vermekte iken bazı köy zabitlerinin kanun dışı davranışları ve keyfi olarak vergi toplamalarının engellenmesi için Dazkırı kadısına yazılan ferman bulunmaktadır.
5- Kaza merkezindeki ve köylerindeki camilerdeki görevlendirmeler.
Bu konuda ki birinci belge; Padişah lll. Selim zamanına ait 14 Aralık 1799 tarihli, Cevdet Evkaf 12887 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı kazası Sarıkavak köyündeki Feyzullah Bey Camisi hatipliği(Cuma günleri camide hutbe okuyan kimse) görevinin Hasan Halife’ye padişah izni ile verildiği. Osmanlı zamanında bir camide Cuma namazının kılınabilmesi için padişah izininin olması gerekir. Hatip tayini de yine padişah izni ile yapılmaktadır.
İkinci belge; Padişah ll. Mahmud zamanına ait 20 Nisan 1829 tarihli Cevdet Evkaf 450 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı kazası Sarıkavak köyün Feyzullah Bey camisinde hatiblik(Cuma günleri camide hutbe okuyan kimse) görevinin Hüseyin Halife’ye padişah izni ile verildiği.
Üçüncü belge; Padişah ll. Mahmud zamanına ait 3 Temmuz 1838 tarihli Cevdet Evkaf 23234 numaralı belgedir. Bu belgede, Polatlı köyünde Dedeoğlu Veli Bey’in yaptırdığı mescidde, Şeyh Mehmed Halife’nin karşılıksız olarak imamlık görevini yapacağı bildirilmektedir.
6- Kaza müdürlerinin tayin, becayiş ve görev esnasındaki usulsüzlükler.
Bu konudaki belgeler; Padişah l. Abdülmecid zamanına ait belgelerdir. Bu belgelerde, Dazkırı havasıyla uyuşamayan kaza müdürünün becayişi, Çivril kazası müdürü Mustafa Efendi’nin istifası ve yerine Dazkırı kazası müdürü Ahmed Şakir Efendi’nin atanması, Dazkırı müdürü Mustafa Ağa’nın tayin edildiği.
Diğer belge; Padişah ll. Abdülhamid zamanına ait 23 Ağustos 1887 tarihli DH.MKT, 1441-39 numaralı belgedir. Bu belgede, Dinar nahiye müdürü İsmail Hakkı Efendi ile Dazkırı Zabıta müdürü Galib Bey’in yönetim zafiyetleri ve ehliyetsizlikleri sebebiyle azl olunup yerlerine başkalarının tayin olunduğu.
7- Köylerde meydana gelen deprem ve bunun sonucunda yapılan yardımlar.
Bu konudaki belgeler; Padişah ll. Abdülhamid zamanına ait 15 Aralık 1886 ve 3 Şubat 1887 tarihli iki belgenin konusu aynıdır. Bu belgelerde;1- Dazkırı Nahiyesine bağlı altı adet köyde meydana gelen depremde zarar görenlere yardım edilmesi. 2-Dazkırı Nahiyesine bağlı altı adet köyde meydana gelen depremde 43 hane ve 17 ahır tamamen yıkılmış, 45 hane, 17 ahır yıkılmak üzere ağır hasarlı, 2 cami, 1 okul, 38 hane ve 19 ahır orta hasarlı durumda, 2 ölü ve 15 yaralı olduğu ve depremzedelere bizzat Padişah ll. Abdülhamid tarafından 100 lira para yardımı yapıldığı bildirilmektedir.
8- Humma(Sıtma) hastalığı ve gerekli tedbirlerin alınması, doktor tayinleri.
Sağlık konusundaki belgeler; Dazkırı, Çivril ve Dinar nahiyelerinde sıtma hastalığının ortaya çıkmasından dolayı taleb edilen doktorun gelmediği ve hastalığın yayılmakta olduğundan acilen bir seyyar doktorun gönderilmesi.
İkinci belge; Sandıklı kazasına bağlı Şeyhlü(Çivril) , Geyikler(Dinar) ve Dazkırı nahiyelerine muktedir seyyar bir doktorun tayin edilmesi.
Üçüncü belge; Dazkırı Nahiyesi ile Hasandede muhacir köyünde ortaya çıkan humma(sıtma) hastalığından on beş kişinin öldüğü ve bu hastalığa karşı gerekli tedbirlerin alınması.
Dördüncü belge; Dazkırı ve Çivril nahiyelerindeki tren istasyonlarında diploması olmayan kişilerin doktorluk yaptığına dair yapılan şikâyet üzerine yapılan tahkikat neticesinde diploma sahibi doktorların tayin edildiği.
9- İdari taksimat.
İdari taksimat hakkındaki ilk belge; Padişah Abdülaziz zamanına ait 6 Nisan 1870 tarihli, DH. MKT, 1310-96 numaralı belgedir. Bu belgede; Karahisar-ı Sahib sancağının Danişmend kazasına tabi Dazkırı, Horzum ve Geyikler(Dinar) nahiyelerinin birleştirilerek yeni bir kaza merkezinin kurulması hakkındadır.
İkinci belge; Dazkırı nahiyesine bağlı iken daha sonra Geyikler(Dinar) nahiyesine bağlanan bazı köylerin, çok sıkıntı çektiklerinden tekrar Dazkırı nahiyesine bağlanmaları isteği ve gerekenin yapılması.
Üçüncü belge; Dazkırı Nahiyesine bağlı bazı köylerin kaza ve nahiye merkezine uzak olmalarından dolayı Karaağaç ve Çal kazalarından birine veya Denizli Sancağı’na bağlanmaları talebi.
Dördüncü belge; Polatlı (Dazkırı) Nahiyesi’nin, bağlı olduğu Sandıklı Kazasına çok uzak olması ve ahalinin yollarda eziyet çektiklerinden dolayı Denizli Sancağı’na bağlanmaları talebi.
Beşinci belge; Sandıklı’ya bağlı Dinar, Dazkırı ve Şeyhlü(Çivril) nahiyelerinin birleştirilerek Dinar merkezinde bir kaymakamlık kurulması.
Altıncı belge; Dazkırı nahiyesi merkez ve köylerinin Dinar kazasına bağlanmasından sonra uzaklığından dolayı bazı şikayetlerin yaşanması sonucu Dazkırı’nın tekrar nahiye olması talebi.
Yedinci belge; Hüdavendigar (Bursa) vilayetine bağlı Dazkırı Nahiyesi köylerinden bazılarının Denizli’ye bağlanması, Denizli’ye bağlanan köylerin isimleri ve nüfuslarını gösterir cedvel.
10- Köyler arasındaki anlaşmazlıklar.
Anlaşmazlıklar hakkındaki ilk belge; Padişah ll. Abdülhamid zamanına ait 2 Nisan 1888 tarihli DH. MKT, 1498-85 numaralı belgedir. Bu belgede, Dazkırı Nahiyesine bağlı Aşağı Apa ve Sarıkavak köyleri ahalisinin tasarruflarında bulunan Başparmak Yaylasına Ödemiş kazasından getirilerek iskân edilen Hazergrad muhacirleri tarafından yapılan tecavüzün engellenmesi.
İkinci belge; Padişah lll. Selim zamanına ait 20 Ocak 1803 tarihli 130 numaralı Anadolu Ahkâm defterinin 370 nolu hükümdedir. Bu ferman da, Polatlı köyü toprağından olan Karaöyük merası demekle meşhur meranın Polatlı köyüne ait olduğu ve alınıp satılamayacağına dair ferman. Burada Yüreğir köyü ahalisinin bu mera yerlerini söküp ziraat etmekte oldukları ve alıp satmakta olduklarından bunun önlenmesi ve meranın Polatlı köyüne ait olduğu gösteren bir fermandır. Bu fermanın bir sureti Polatlı köyüne gönderilmiştir. 1927 yılında Cumhuriyet Arşivinde bulduğum bir belgede şöyle demektedir. 1803 yılında bir sureti gönderilen fermanın eskidiğinden bazı bölümlerinin okunamadığından dolayı tekrar yeni bir suretinin çıkarılarak gönderilmesi. Yapılan yazışmalar neticesinde arşivden tekrar bir suret daha çıkarılarak gönderilmiştir.
Üçüncü belge; Dazkırı nahiyesine bağlı Bozangirliler(Bozan) köyüne bir takım muhacir gelerek köylüye ait mera ve tarlaları zorla zapt ettikleri ve bu tarlaları ekip diktiklerinden dolayı halkın şikâyetleri.
Dördüncü belge; Dazkırı Nahiyesine bağlı Mahmudiye ve Hamidiye köylerinde iskân edilen muhacirlerle Tutluca köylüleri arasındaki su anlaşmazlığının giderilmesi.
11- Dazkırı ahalisi ile olan alacak-verecek meseleleri.
Bu konu hakkındaki belgeler; Burdurlu Yunuszade Hüseyin Ağa’nın Dazkırı kazası ahalisinden 43 kişiden olan alacağı, Kütahyalı Kara Ağazade İbrahim Efendi’nin Dazkırı kazası ahalisinden Hacı Osman Ağa’dan olan alacağının tahsil edilmesine ait bilgiler bulunmaktadır.
Yine alacak verecek meseleleri ile ilgili Padişah l. Abdülmecid zamanına ait belgeler olub bu belgelerde geçen konularda da Dazkırı kazası ahalisi ile olan alacak verecek meseleleri bulunmaktadır.
12- Köylerde yaşanan cinayetler ve bunun sonucundaki mahkeme kararları.
Dazkırı’ya bağlı köylerde yaşanan cinayet olayları hakkındaki belgeler; Padişah l. Abdülmecid zamanına ait 1857 ve 1859 tarihli A.AMD, 84-24 ve A.MKT. MVL, 106-44 numaralı belgelerdir. Bu belgelerde; Horzum Aşiretinden Kurtoğlu Ali’nin öldürülmesi ve katili Durakoğlu Musa’nın cezalandırılması hususuna ait bilgiler bulunmaktadır.
Diğer bir belgede; Dazkırı Nahiyesinin Başçeşme mevkiinde, Trablusgarb’da (Libya) askerlik yaparken izine gelen Hüseyin’in karıştığı cinayet ve hakkında yapılan ihbarlar
13- Çevre köy ahalisinin kıtlıkla mücadelesi ve devlet tarafından yapılan yardımlar.
Bu konudaki belgede; Sandıklı kazasının Dazkırı nahiyesine bağlı yirmi köyde yaşayan çiftçilerin son derece sıkıntıda bulunduklarından bahisle İstanbul’a yazdıkları dilekçeye karşılık çiftçilere karşılıksız olarak yemeklik ve tohumluk zahire ihtiyaçlarının karşılandığı, bildirilmektedir.
14- Aşağı Apa köyünde ruhsatsız Rum kilisesi inşası ve daha sonra kilise bahçesine okul yapılması.
İzmir – Eğridir demiryolunun yapılması sırasında İngiliz ve Rumlar Aşağı Apa köyündeki istasyon civarında yerleşmişlerse de bunlar çok mahdut ailelerdir. İstiklal harbini müteakip demiryolunun devletimize devir edilmesi ile hiçbir yabancı unsur kalmamıştır. Bu süre içerisinde bunların ibadet ve eğitim ihtiyaçları için kilise ve okul yapılmıştır. Bu konuda iki belge bulunmaktadır. Birinci belgede; Dazkırı nahiyesi Aşağı Apa köyünde Osmanlı tebasından Kosti tarafından teberru edilmiş olan üç dönüm tarla üzerine ruhsatsız olarak inşa edilen Rum kilisesine daha sonra ruhsat verildiği.
İkinci belge; Dazkırı’nın Apa istasyonunda bulunan Rum kilisesi havlusunda ebat ve şartları yazılı bir okul inşasına ruhsat verildiği.
15- Acıgöl’den yapılan tuz kaçakçılığının önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması.
Osmanlı Devleti zamanında da önemli bir maden kaynağı olan Acıgöl’deki tuzları korumak kaçakçılığı önlemek için önlemler alınmıştır. Bu konudaki belgede; Acıgöl (Çürük göl) namındaki tuz gölünde donan tuzların kaçakçılığını önlemek için bir muhafız ile birkaç kolcu görevlendirilmesi hakkında bilgi bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonraki belgeler ise Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığında bulunmaktadır bu belgelerde ise;
1- Karaöyük merasına ait 1803 tarihli ferman suretinin eskidiğinden dolayı yeni suretinin çıkarılması isteğine ait 6 Şubat 1927 tarihli dilekçe.
2- Dazkırı Nahiyesine bağlı Baraklı Köyü’nün Dinar ilçesine bağlandığına dair, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk imzalı 31 Aralık 1932 tarihli kararname.
3- Dazkırı Nahiyesine bağlı Çardak hava alanı için arazi istimlak edilmesi hakkında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü imzalı 5 Nisar 1944 tarihli kararname.
4- Demokrat Parti Dazkırı Nahiyesi teşkilatının ortaokul yapılmasına ilişkin isteklerinin bulunduğu 15 Kasım 1956 tarihli dilekçenin Başbakan Adnan Menderes’e verilmesi.
5- Dazkırı ilçesinin ihtiyaçları hakkında Adalet Partisi Dazkırı İlçesi 2.Başkanı Ahmet Turba ve arkadaşlarının verdiği 25 Temmuz 1966 tarihli dilekçe.
GENEL TANITIM
1-0 GENEL:
Dazkırı ilçesi Göller yöresi içinde ve ilimiz Afyona 150km. mesafede, Ankara -Denizli -İzmir devlet yolu ve D.D. Yolu üzerindedir. Her iki ulaşım yolu da Dazkırı ilçe merkezimizden geçer. İlçe 29-31 enlem daireleri ile 37-38 boylamları arasındadır ve rakımı 832 dir.İlçe güneyden Söğüt Dağları, kuzeyden Maymun Dağı ve Bozdağlarla çevrilidir. İlçe arazisi doğudan batıya uzanan genişçe bir vadidir, bu vadi içerisinde küçük yayla ve boz tepeler bulunmaktadır. Verimli kısım Dazkırı ve Evciler ovalarıdır. Acıgöl'de bu bölgededir ve gölün bir kısmı Denizli'nin Çardak ilçesi arazisindedir. İlçe arazisi Trahit, Kalker ve bir kısım granitten ve bunların tabii tesirlerle ufalanmalarından meydana gelen kitlelerden oluşmuştur. Acıgöl’ ün tuzu İstanbul ve İzmir'e gönderilerek boya sanayiinde ve zırnık yapımında kullanılmaktadır. Çamurlu kısımları ise Siyatik ve Romatizma hastalığına iyi gelmekte burada çamur banyosu yapan hastalar şifa bulmaktadırlar. Fakat burada modern tesis yoktur.
Başlıca ürünü kuru ziraattır. Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mercimek gibi kuru ziraat yanında sanayi bitkisi olarak haşhaş, pancar, ayçiçeği gibi bitkilerde çok verimli olduğundan müsaade edildiği miktarda ekilmektedir. Bilhassa afyon ekimi her çiftçi tarafından yapılır. Haşhaş ve afyon sakızından faydalanılır. Pancar ekiminde verimli ise de tahdide tabidir. Bilhassa Bozan, Yüregil, Akkeçili, Dazkırı arazilerinde bol miktarda pancar ekilir. Evciler ve Dazkırı ovaları iyi yağış alınan senelerde buğday ambarı olurlar.
1-1 Konumu:
Dazkırı güneyden Acıgöl ve Denizli ili Çardak ilçesi, kuzeyden Denizli ili Çivril ilçesi, kuzeydoğudan Evciler, doğudan Başmakçı ilçeleriyle çevrilidir. Dazkırı Ege ve Akdeniz bölgelerini birbirine bağlayan geçit durumundadır. Afyon - Denizli kara yolu üzerindedir.
1-2 Doğal Durumu:
İlçemizin batısında Maymun Dağları, güneyinde Acıgöl vardır. Önemli bir akarsuyu yoktur. Kuzeydoğudan çıkıp ilçeden geçerek Acıgöl'e dökülen çay vardır. Genellikle yazın suyu çekilmektedir. Acıgöl'ün suyu acıdır. İçinde canlı yaşamaz. Etrafındaki kurulu tesisler vasıtasıyla buradan Sodyum Sülfat üretimi yapılır. Deniz seviyesinden yaklaşık 800 m. rakımı vardır. Dazkırı ovası başlıca ovasıdır. Arazinin % 65'i düz ovalıktır.%35'i de engebeli dalgalıdır. Bölgemizde orman önemli bir yer işgal etmektedir. Bazı yüksek tepeler step özelliğindedir.
1-3 İklimi:
İlçemiz Akdeniz bölgesinde yer almasına rağmen daha çok İç Ege ve Akdeniz bölgesi iklimleri arasında geçit iklimine sahiptir. Yıllık yağış miktarı çok fazla değildir. Kışları soğuk, yazları sıcak ve az yağışlıdır.
1-4 Nüfusu:
İlçemizin toplam nüfusu (ilçe merkezi ve 15 köy 1 kasaba dahil) 16 258' dir. Nüfusun % 60' ı tarımla uğraşmaktadır.
1-5 Yerleşim ve İdari Durum:
Dazkırı'nın alanı 33 800 hektardır. İlçe merkeziyle birlikte 15 köy ve 1 kasabadan oluşmaktadır.
1-6 İlçenin Arazi Varlığı:
İlçe 33800 Hektar yüzölçümüne sahiptir. Bunun 19880 hektarı tarım arazisi,( genel alanın % 58,8' i) 10 000 hektarı orman arazisi (genel alanın % 30,5' i), 2995 hektarı tarım dışı arazi (genel alanın % 7,7' si).Tarım arazilerinin 11 000 hektarı sulanabilir, bunun da 6 000 hektarı halen sulanmaktadır.. Toprak yapısı hafif ve orta alkali, ortalama PH' ı 7-8'dir 10 625 hektar tarla bitkileri ekilişi, 454 hektar sebze, 254 hektar bağ ve 142 hektar meyvelik sahası vardır. Ayrıca kavak yetiştiriciliği de önemli bir yer tutar. Kıraç arazilerde genellikle hububat ekilişi ağırlıktadır. Sulu arazilerde ikinci ürün yetiştirilmektedir.
İLÇEMİZİN KURULUŞU
İlçe merkezi Dazkırı'nın bugünkü sakinleri, Selçukoğuları' nın Anadolu’ya yayılmaları ile birlikte Hacı Paşa Ağa Reisliğindeki Tatoğulları aşireti olarak Kızılırmak boylarından gelenlerle, bilahare Adana tarafından gelerek yerleşen Farsa aşiretinin torunlarıdırlar. Bir Alay kuvvetinde olan Tatoğlu aşireti Dazkırı'yı merkez yurt olarak kurmuş ve bu gün değişik isimler almış olan, Yukarıyenice, Demirciköy, Çiftlik, Aşağıyenice, Darıcılar, Gençali, Yüreğil Köylerini değişik hizmetler için yerleşim sahası haline getirmişlerdir. Çiftlik ve Demirciköy sahaları o devirlerde alayın yayılım ve geçim sahaları olarak kullanılmıştır. Bilhassa Osmanlı İmparatorluğu döneminde Gönüllü Sipahi Alayı olarak görev ve imtiyaz almış olan Tatoğlu Hacı Osman Ağa, atların yayılışını Yüreğil ve Gençali otlaklarında otlatıp barındırırmış. Bu atların toplu halde yaylım yapıp bırakılmasına "öğrek" denmekteymiş. Bu alayın toplanıp orduya katılma hazırlıklarının yapılması için birde kışlası mevcuttu. Bu kışlanın kalıntıları halen kışla mevkiinde mevcuttur. Dazkırı Ovasında yaylım yapan atların sulanması da bugün dahi hizmette olan Kadıncık çeşmesinden yapılmaktaymış. Bu çeşme Hacı Osman Ağa' nın eşi tarafından yaptırılmıştır. Farsa aşiretiyle de kaynaşıp akrabalıklar kurulurken Tatoğlu Aşireti'nin bir kolu Başmakçı' ya yerleşmiştir. Bir kısmı da Yukarıyenice' ye yerleşerek orada iskân oluşturmuşlardır. Yukarıyenice eskiden yazlık mesire yeri olarak kullanılırken bugün büyük bir köy olmuştur. Esasta Peltek bir Tatoğlu aşireti mensubu buraya yerleşmiş ve alayın kılıç ve mızraklarını yapmak için demirciliğe başlamış ve kendi adını vermiştir. Yüreğil ve Aşağıyenice köyleri o zamanlarında atların yayılım ve tuz ihtiyaçlarını temin edermiş. Bu iki Köyümüzde elbette ki bu iki Aşiretin karışım torunlarıdır. Alayın sorumlusu Tatoğlu Reisi Ağa lakabı ile bugün dahi kalıntıları mevcut olan avlu denen yerde, etrafı kalın duvarlarla çevrili mermer büyük kapıdan nöbetçiler eşliğinde girilip çıkılan, kaleye benzeyen yerde oturmuş. Yukarıyenice Köyünde oturmaya başlayan kolda aynı şekilde bir avlu yaptırmıştır. Avlunun muazzam taş kapısı bugün dahi ayaktadır. Dazkırı’daki avluda zamanında yapılmış çeşme ayaktadır ve bu avluda yıkıntılar vardır ve yeni evler yapılmıştır. Aşiretlerin Dazkırı'ya yerleşmeleri anında İlçenin bugünkü arazisi hemen hemen hiçbir aşiret yok gibidir. Aşiretlerin yerleşmeleriyle Dazkırı’ nın ismini o zaman APA koymuşlardır. Yukarıyenice' ye Yukarı Apa, Aşağıyenice' ye Aşağı Apa isimlerini vermişlerdir. Atların bol olması nedeniyle uzun süre BOLATLI adını taşıyan Dazkırı Cumhuriyet devrinde Ankara'nın Polatlı ilçesiyle karıştırıldığı gerekçesiyle BOLATLI adı TAZKIRI ve daha sonra DAZKIRI olarak değiştirilmiştir. Dazkırı adı mülki idarede Dazkırı olarak geçerken Devlet Demir Yollarında TAZKIRI olarak kullanılmış Dazkırı istasyon levhası 1963 yılına kadar Tazkırı olarak asılmıştır. Dazkırı adı Konya'nın BOZKIR ilçesiyle karıştığı gerekçesinden dolayı zamanın İl Genel Meclis Üyelerinin teklifiyle Dazkırı'da mevcut KOCAOLUK çeşmesinin adı verilmiştir. Dinar Ağır Ceza Mahkemesinde mübaşirin Dazkırılı olan şahit bir kadını Koca oluklu Fatma olarak çağırmış olması gülüşmelere sebep olduğundan tekrar DAZKIRI adını almıştır. 1964’ de Asırlık Çınarlarına izafeten ÇINARLI olarak değiştirilmesine Belediye Meclisi Karar vermişse de anlaşılması güç bir tefsirle ve Dazkırı adının 600 senelik mazisi vardır diye İl Genel Meclisi kabul etmemiştir.
TARİHÇEMİZ
Dazkırı tarihi Danişmentlilere dayanmakla birlikte daha yakın tarih olarak Selçuk oğullarının Anadolu’ya yayılmaları ile birlikte Hacı Paşa Ağa Reisliğindeki Tatoğulları aşireti olarak Kızılırmak boylarından gelenlerle bilahare Adana tarafından gelerek yerleşen Farsak Aşiretinin torunlarıdır. Bir alay kuvvetinde olan Tatoğulları aşireti, Dazkırı’yı merkez yurt olarak kurmuş ve bugün değişik isimler almış olan Yukarı Yenice, Demirciköy, Çiftlik, Aşağı Yenice, Darıcılar, Gençali, Yüreğil köylerini değişik hizmetler için yerleşim sahası haline getirmişlerdir.
Bu köylerin sahaları o devirlerde alayın yaylım ve geçim sahaları olarak kullanılmıştır. Bilhassa Osmanlı İmparatorluğu devrinde gönüllü sipahi alayı olarak görev imtiyaz almış olan Tatoğlu Hacı Osman Ağa atlarını, Yüreğil ve Gençali otlaklarında otlatıp barındırmışlardır. Bu atların toplu halde yaylım yapıp bakılmasına “öğrek” denilirdi. Atların sulanmaları için Gençali köyünde ahırlar ve bugün dahi hala ÜÇOLUKLU çeşmesi ayakta olup, adı da Tatoğlu çeşmesidir. Buralarda şimdi sonralarda yerleştirilen Çerkezler yaşamaktadırlar ki bu insanlar büyüğe saygının timsalidirler. Bu alayın toplanıp orduya katılma hazırlıklarının yapılması için birde kışlası mevcuttur ki hala bu kışlanın kalıntıları “kışla” mevkiinde mevcuttur.
Dazkırı ovasında yaylım yapan atların sulanması da (bugün dahi hizmetteki) kadıncık yapılmaktaymış. Bu çeşme Hacı Osman Ağanın eşi tarafından yaptırılmıştır. Farsak aşireti ile kaynaşıp akrabalıklar kurulurken tatoğlu aşiretinden bir kol Başmakçı’ ya, bir kol da Yukarı Yenice’ ye yerleşerek orada iskan olmuşlardır. Yukarı Yenice eskiden yazlık mesire yeri olarak kullanılırken bugün büyük bir köy olmuştur. Tatdemirci denen bugünkü Demirci köyden 2300 nüfuslu büyük bir köy olmuştur. Esasta Peltek bir Tatoğlu aşireti mensubu buraya yerleşmiş ve alayın kılıç ve mızraklarını yapmak için demirciliğe başlamış, bunlara kendi adını vermiştir.
Yüreğil veAşağı Yenice köyleri, o zamanlarında atların yaylım ve tuz ihtiyaçlarını temin ederlermiş. Bu iki köyümüzde, elbette ki bu aşiretin karışım torunlarıdır. Alayın sorumlusu “Tatoğlu Reisi Ağa” lakabı ile bugün dahi kalıntıları mevcut olan avlu denen yerde etrafı kalın duvarlarla çevrili mermer büyük kapıdan nöbetçiler nezaretinde girilip çıkılan bir kaleye benzeyen şekilde bir avlu yaptırmıştır ki bugün dahi bu avlunun muazzam taş kapısı hala ayaktadır. Dazkırı’daki avluda hala zamanında yapılmış çeşme akmaktadır ve bu avludaki yıkıntılar yerine yeni evler yapılmıştır. Tatoğlu aşiretinin bugünkü torunları soyadı kanunu ile Şenocak soyadını, Farsak aşireti torunlarının bir kısmı Sönmez soyadını almışlardır.
Aşiretlerin Dazkırı’ya yerleşmeleri anında ilçenin bugünkü arazisi üzerinde hemen, hemen hiçbir aşiret yok gibidir. Aşiretlerin yerleşmesi ile Dazkırı’nın ismini o zaman APA koymuşlardır ki yazlık bugünkü Y.Yenice’ye Yukarı Apa, A. Yenice’ye ise Aşağı Apa, olarak isimlendirilmiştir. Apa’lar aynen bırakılmıştır. Uzun süre Bolatlı adını taşıyan Dazkırı, Cumhuriyet devriminde Ankara’nın Polatlı ilçesi ile isim karıştırıldığı gerekçesi ile Bolatlı adı Dazkırı olarak değiştirilmiştir. Dazkırı adı mülki idarede Dazkırı olarak geçerken DDY de Tazkırı olarak kullanılmış, istasyon levhası Tazkırı olarak asılmıştır. Dazkırı adı Konya’nın Bozkır ilçesi ile karışıyor gerekçesi ile zamanının il genel meclis üyelerinin teklifi ile Dazkırı’da mevcut Kocaoluk çeşmesinin adı Dazkırı’ya verilmiş ve Kocaoluk ismini almışsa da Dinar ağır ceza mahkemesinde mübaşirin Dazkırılı olan şahit bir kadının ismini Kocaoluklu Fatma diye çağırmış olması gülüşmelere sebep olduğundan tekrar Dazkırı adını almıştır. 1964 de asırlık çınarlarına izafeten Çınarlı olarak değiştirilmesine Belediye Meclisi karar vermişse de anlaşılması güç bir tefsirle ve Dazkırı adının 600 senelik bir mazisi vardır diyen İl Genel Meclisi kabul etmemiştir. Dazkırı’nın adı Dazkırı olarak kalmış ve kalmaya devam edecektir. (Ancak Dazkırılıların halk oylaması ile ismi değiştirilebilir.)
Dazkırı’mız seneler ilerledikçe gelişmiş, nüfusu artmış ve çevresinde de sonradan bir çok yerleşimler ve köyler teşekkül edince Bucak merkezi olması gerektiğinden kendisine 48 köy bağlanmak üzere 1859 yılında Denizli ili ile birlikte Bucak merkezi olmuştur. Bugün Denizli’ye bağlı olan Çardak ve civarındaki 15 köy Dazkırı’nın köyleriydi.
Dazkırı ve Dinar Sandıklı’ya bağlı bir bucaktı. Bugün Dazkırı’ya bağlı olan Başmakçı Dazkırı’nın köylerinden 13 tanesinin merkezi olarak bucak olunca Dazkırı arazisi 2 bucak haline geldi. 1958 de Çardak’ın ilçe olarak ayrılıp Denizli’ye bağlanması ve köylerin bir kısmını da götürmesi Dazkırı bucağını iyice küçültmüşken Dazkırı’nın 1959 da ilçe olması ile Başmakçı Evciler bucağına tekrar kavuşmuş ve 39 köy ve kasabadan ibaret şirin bir ilçe olmuştur. Dazkırı 1923 yılında belediyeliğe kavuşmuş ve Adliyeye sahip olmuşsa da sonradan belediye ve adliye kaldırılmıştır. 1958 yılı Mart ayında tekrar belediyeye kavuşmuş ve 01.04.1959 tarihinde 70033 sayılı Kanun ile İlçe olmuştur. 1965 yılından itibaren hızla kalkınma yoluna girmiştir. İlçenin bazı köyleri sonradan aşiret ve göçmenlerin yerleşmesi neticesi teşekkül etmiştir. Bunlar Yörük ve Türkmen aşiretleri ile Bulgaristan ve Romanya’dan gelen göçmenlerdir. Muhacir köyleri diye adlandırılan İdris, yayla, Hisaralan, Hasandede, Akarca, Akyarma, Bozan köylerimizin göçmen olarak gelip yerleşen medeni ve temiz köylerimizdir. Gurbet elde vatan hasreti çeken bu vatandaşlarımız ilçemiz orman içi ve ova köyleridir. Akkeçili ve Akkoyunlu köylerimiz ise kendi adlarını aldıkları aşiretin kollarındandır. Madenler, Gökçek, Körkuyu, Hırka, Çevlik, Arıköy gibi köylerimiz göçebe olarak gelen ve yerleşen Türkmen aşiretleridir. Bu köylerimizin ataları zamanın ulaşım vasıtası deve kervanları ile nakliyecilik, koyunları ile hayvancılık yapan Sarıköy, Yukarı ve Aşağı Beltarlalar, Ovacık, Çığra, Akpınar, Yassıören, Örtülü, Karaağaçkuyusu, Kızılören, köylerimizin bugünkü sakinleri zamanın koyuncusu göçebe Türkmen aşiretleri olup, keçi sahipleri orman ve çalılıklar içerisine, koyun sahipleri ise ovalara yerleşmek sureti ile daimi iskâna geçmiş ataların torunlarıdır. Evciler, Başmakçı, İlçeleri ile Yüreğil beldemiz ise çok önceden daimi iskana geçmiş aşiretlerin torunlarıdırlar. Bunların ovalarda iskân etmiş olmaları koyunculuk ve at sürüleri ile geçimlerini sağlayan aşiretler olduğunu ortaya çıkarıyor. Sarıkavak, Darıcılar ve Kızılören çok daha evvelden yerleşik düzene geçmişlerdir. Sarıkavak: İzmir – Bağdat yolu üzerinde gözcü olarak yerleştirilmiş Osmanlı aşiretlerindendirler. Dazkırı sakinleri bu yöreye geldiklerinde buralarını harap ve gayrı meskun olarak bulmuşlar ve onun içindir ki; Çiftlik, Yeniceler, Demirciköy, Gençali köylerini de kapsayan geniş sahaya kolayca hakim olmuşlardır. Sonradan gelen aşiretlerle bugünkü iskân meydana gelmiştir. Dazkırı’da yabancı veya Türk olmayan hiçbir aşiret ve kavim yoktur. Hepsi öz be öz Türk boylarının torunlarıdır. İzmir – Eğridir demiryolunun yapılması sırasında İngiliz ve Rumlar istasyon civarında yerleşmişlerse de bunlar çok mahdut ailelerdir. İstiklal harbini müteakip demiryolunun devletimize devir edilmesi ile hiçbir yabancı unsur kalmamıştır. Dazkırı’da Arkeolojik KALINTILAR: Dazkırı topraklarında, eski devirlerde pek çok devletler yaşamış, gelmiş ve geçmişlerdir. Bunlardan Lidyalılar, Hititliler, Eski Yunanlılar ve Romalılar bu topraklar üzerinde yaşamışlardır.Bugün meydana çıkan eski eserlerden bu milletlere ait eski eserler ortaya çıkmaktadır. Romalılardan eski yunan kralı Büyük İskender buralardan geçmiştir. Bilhassa Büyük İskender’in Hindistan seferinden dönüşünde Anadolu’da kurduğu krallıklarından birisi de Dazkırı ve civarında Payitaht kurmuştur. Helenizm devri denen bu devrin eserleri bugün Akarca, Çiftlik, Kızılören, Sarıkavak köylerimizde ve bizzat Dazkırı’nın içerisinde çıkmaktadır. O devrin harp araçları, mızrak ucu demirleri, kılıçlar, heylar çıkmaktadır. O devre ait topraktan yapılıp pişirilmiş Lahit ve sandukalar aradan 2500 sana geçmiş olmasına rağmen bu değerli hazineler yanında nereden geldiği keşfedilemeyen paralar yer altında yağmur suları ile Akarca köyü derelerinde bulunmaktadır. Bu eserler maalesef sahipsizdirler. Zira eski eser toplayıcı açıkgözler bunları ölü pahasına alıp, İstanbul ve İzmir’de turistlere, tarihi eser kaçakçılarına satmaktadırlar. Açılmış mezarlardan çıkarılan bir kısım tarihi eser Afyon Müzesine teslim edilmiş olmakla beraber, çıkan Kral Tahtı ve Karyolaları çoktan kaçırılmıştır. Dazkırı arkeolojik kalıntılar bakımından çok zengin bir sahadır. Burada Romalılar devri kalıntıları olduğu gibi, İskender’in kurduğu Helenizm kalıntıları da çok bulunmaktadır. Sarıkavak köyünde Romalılar devrinden kaldığı tespit edilen kayalar içindeki oyma kabinler, paralar, gözyaşı şişeleri ve muhtelif toprak kaplar bulunmaktadır. Köyün güney kısmında bulunan höyükler henüz açılmamış olmakla beraber büyük eserlerin çıkacağı tahmin edilmektedir. Kızılören köyünde çıkan tümülüslerin kabri çıkacağı muhakkaktır. Aynı yerde toprak kaplar ve paralar çıkmaktadır. Çiftlik köyünde çıkarılan Frig külahlı Afrodit heykeli frig tesirinde kalmış erken Roma devrini ve yerleşmelerini ispat etmektedir. Köyün alt kısımlarından çıkan pişmiş toprak lahitler Helenizm devri olan Büyük İskender devrine ait eserlerdir. Buralarda çeşitli mermer çıkarılmaktadır. Akarca köyü çevresinde çıkarılan çeşitli kaplarla beraber küçük ebattaki gümüş ve altın paraların Lidya ve Frigya devirlerine ait oldukları anlaşılmaktadır. Köyün güneyinde bulunan bir yol üç tepeye gitmekte ve içerisinde nöbetçi yerleri vardır. Buralardan bir para hazinesine gidildiği tahmin edilmektedir. Zira Paralar buralardan yağmur suları yoluyla yüze çıkmış şekilde çokça bulunmaktadır. Yeraltından çıkan, çeşitli şekilde boyanmış ve pişirilmiş toprak tuğlalar sağlam olarak çıkmaktadır. Bu parçaların büyük arkeolojik değerlere sahip oldukları anlaşılmaktadır. Başmakçı’da ilçe okulunun bahçesinde Romalılara ait düzme taşlardan yapılmış tapınak yeri de çıkarılmıştır. Yassıören ve Yaka köylerinde buna benzer çok miktarlarda tarihi eserler çıkarılmaktadır.
COĞRAFYA
Dazkırı İlçesi, 1958 yılında belediye teşkilatına kavuşmuş ve ilçeye 1 Bucak, 1 Kasaba ve 36 Köy bağlanmıştır. 1988 yılında Başmakçı Bucağının, 1990 yılında Evciler Kasabasının ilçe olması nedeniyle 13 köy Başmakçı İlçesine, 7 köy de Evciler İlçesine bağlanmış ve 1 köyün de belediye olması ile Dazkırı’ya bağlı 15 köy kalmıştır.
Dazkırı’nın toplam alanı 338 km2’dir. İlçe merkezinin rakımı 830 m. dir. İlçe, merkeziyle birlikte 15 köy ve 1 kasabadan oluşmaktadır.
İlçemiz Akdeniz bölgesinde yer almasına rağmen daha çok İç Ege ve Akdeniz bölgesi iklimleri arasında geçiş iklimine sahiptir. Yıllık yağış miktarı azdır. İklim olarak kışları kısmen soğuk, yazları sıcak ve az yağışlıdır.
Dazkırı’nın batısında Maymun Dağları, güneyinde Acıgöl vardır. Önemli bir akarsuyu yoktur. Kuzeydoğudan çıkıp ilçeden geçerek Acıgöl'e dökülen küçük bir çay vardır, genellikle yazın suyu çekilmektedir. Acıgöl’ün suyu acı olduğu için içinde canlı yaşamaz etrafında kurulu tesisler vasıtasıyla buradan sodyum sülfat üretimi yapılır. Dazkırı ovası ilçenin başlıca ovasıdır. Arazinin %65’i ovalık, %35’i de engebeli dağlardan oluşmaktadır. Bölgemizde orman önemli yer işgal etmektedir. Bazı yüksek tepeler step özelliğindedir.
ULAŞIM
Karayolu Bağlantıları
Denizli- Afyonkarahisar E–24 Karayolu ilçe merkezinden geçmektedir. Dazkırı ilçemiz Afyonkarahisar’a 140, Denizli’ye 80 km. uzaklıktadır. İlçemiz bu yol sayesinde batıda Denizli, Aydın ve İzmir’e ulaşmaktadır. Doğuda ise Dinar ilçesindeki kavşaktan Isparta, Burdur ve Antalya’ya, Porsama Kavşağından Afyonkarahisar, Ankara ve Karadeniz Bölgesine, Konya’dan Doğu illerine ulaşım kolaylığı sağlamaktadır. Duble yola dönüştürülen karayolu ilçe ekonomisinin gelişmesini ve yerleşim birimlerinin oluşmasını sağlamaktadır. İlçe otogarından Türkiye’nin her bölgesine ulaşma imkânı bulunmaktadır. İlçede mevcut birlik taşımacılığı ile il merkezine ve Denizli iline her saat ulaşım kolaylığı vardır.
Demiryolu Bağlantıları
İlçemizden İzmir Basmane–İstanbul Haydarpaşa demiryolu geçmektedir. Bu demiryolu Denizli- Afyonkarahisar karayolunu paralel olarak takip etmektedir. Demiryolu ile bağlantı ilçede bulunan istasyon vasıtasıyla sağlanmaktadır. Cumhuriyet öncesi yapılan bu demiryolu ilçeye ulaşım kolaylığı sağlamaktadır.
Havayolu Ulaşımı
İlçemizin iki havalimanına yakınlığı bulunmaktadır. 20 km mesafede bulunan Denizli Çardak Havalimanı ile 60 km uzaklıktaki Isparta’da bulunan Süleyman Demirel Havalimanı ilçeye hava yolu ulaşımı sağlamaktadır. Özellikle Dazkırı ilçesi Çardak ilçesinde bulunan havalimanı ve serbest bölgeye yakın olması sebebiyle, ilçeye yatırım yapmak isteyen yatırımcıların gözdesi durumundadır.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.