İLÇELERİMİZİ TANIYALIM: AFYONKARAHİSAR- DİNAR

Kültür 23.09.2015 - 14:47, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

İLÇELERİMİZİ TANIYALIM: AFYONKARAHİSAR- DİNAR

BELEDİYE BAŞKANI SAFFET ACAR’DAN DİNAR BELEDİYESİ TANITIMI…

İLÇEMİZ TARİHİ; İLK ÇAĞLAR VE HİTİT DÖNEMİ (DÜNYADA İLK MÜZİK YARIŞMASININ YAPILDIĞI YER DİNAR’DIR) Anadolu’nun yerli halklarından olan Dinar’ın eski bir yerleşim bölgesi olduğu görülmektedir. Dinar Hitit İmparatorluğu döneminde Seha ırmağı (Büyük Menderes) Beyliğine bağlı olduğu tarih kitaplarımızdan anlaşılmaktadır. Yontma taş çağı insanları en çok, av hayvanları bol orman, ırmak, göl kıyılarında bulunan natürel mağaralarda yaşarlardı. İlçemiz bölgelerini araştırırsak bu mağaralardan ve benzerlerinden çoğuna rastlamak mümkündür. İlçemizde, Cilalı taş (Neolitik) çağı dönemine ve Bakırtaş (Kalkolitik) çağı devirlerine ait birçok höyükler mevcuttur. Ne var ki buralarda henüz bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan hafriyatlarda bu çağlara ait çömlek çanak kırıkları çıkmaktadır. Halen Üçlerce ve Suçıkan tepelerinde bu parçalar yanı sıra sık sık da mızrak uçlarına rastlanmaktadır. İlçemiz Avşar köyü tren yarması höyüğünden çıkan eserler bugün Afyon müzemizde yer almaktadır. Eti (Hitit) çağı imparatorluğunun Kral Yolu da ilçemizden, Çöl ovasından Haydarlı, Bel kavak yolu ile Dinar-Kızılören-Daracasu deresine girerek Düzbel geçidini aşmakta ve Homa yönünden Selçuk’a ulaşmaktadır. Ortaçağda Türk Selçuk ve Bizans orduları arasında Düzbel’de yapılan savaşı anlatan Bizanslı tarih yazarları bu geçidin adını Miriyokefalis olarak yazmışlardır. b) FİRİK DÖNEMİ Dinar adı tarih boyunca birkaç kez kurulmuş ve batmış şehirlerden sonra gelmiştir. Başlıca, KELAİNAİ, CELAİNAİ, APEMEİA, KİBOYOS, GEYİKLER, DİNAR isimleri ile anılmaktadır. CELAİNAİ (Celenae, Gelene) M.Ö. 1200 Seha krallığı Akalar tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra bir yarışma yapılmıştı, suların bolluğu doğal güzelliği ile başkent olmaya pek elverişli olan, eski bir ünlü ticaret yolunun üzerinde bulunan Celainai (ilçemizin doğu kısmında) şehrini barajlar, saraylarla süsleyen Kral Midas burada bir zamanlar ferah ve bolluk içinde yaşamıştı. Bir müzik yarışması sırasında bir meşe ağacına astırılıp derisi yüzülerek ölüsü Celeinai (Dinar) şehri içinden geçen nehre attırmıştı. Halk bu anıyı yaşatmış paralarında onu kaval çalan ve harmaniyesini savura savura dolaşan bir genç olarak göstermişlerdir. Büyük tarihçi HEREDOT Marsiyas (Suçıkan) kaynağında bulunan bir mağarada asılı olarak görüldüğünü yazar. (Marsiyas Efsanesi Efsaneler bölümünde anlatılmıştır.) Seha Beyi hangi yıllarda ortadan kalktığı belli değilse de M.Ö. 1200 yıllarında sanılmaktadır. Seha krallığı Dina ve Dazkırı civarında ancak 40-50 yıl kadar yönetimde kalmıştır. CELAİNAİ’da şehrin içinde geçen Marsiyas (Suçıkan) ırmağından sonra efsanelere adı geçen önemli su Menderes nehridir. Dinar’dan doğan Menderes ırmağı 5 büyük sudan meydana gelmiştir. ANABENON, kaynağına dolaşıp gelen anlamında olan bu su, Dinar, ilçemizin güneydoğusunu kapsayan dağın yamaçlarında Karakuyu gölünden yeraltı yarıkları yolu ile beslenen kaynakların hemen altında gölcük yaparak taşar. Bu Anabenon suyu sonradan Menderes ırmağı adını almıştır. Adını mitolojik bir olaydan alır. M.Ö. 660 yılarında 4. Midas gününde yine doğudan Anadolu’ya giren Kimmeriler arabalarına yükledikleri evleriyle kona göçe gelerek Phrygia’lılara saldırdılar ve Phrygia devletini yıktılar. c) PERSLER ZAMANI Persler, M.Ö. 585 yılında Kızılırmak yanında yapılan savaşa güneş tutulmasını sebep göstererek ara vermişlerdir. Persler geri çekilir gibi yaparak Lidya ordusu üzerine çullanıp, Lidyalıları yenerler. Böylece Afyon ili Perslerin eline geçmiş oldu. Persler Anadolu’ya bir satraplık merkezi Sardes olmakla beraber Celeinai’da (Dinar) yazlık merkezi oldu. Pers kralları Darivs ve Xerves Celeinai’yi İyonlar üs olarak kullandılar. Burada av bahçeleri ün saldı. Kral yolu Phrygi’lılar zamanında olduğu gibi Lidyalılar ve Pesler zamanında da önemini yitirmedi. Pers İmparatorluğu zamanında Kral Eldeşir ve kardeşi Prens Keyhüsrev’le araları açılınca kendisine ücretli askerler topladı. Celeinai üs olarak hazırladı. Ülkesini dolaşır gibi yaptı, Bolvadin ilçesinde önceden anlaştığı Kilikya Kraliçesinden yardım gördüyse de, ancak askerlerinin maaşını dağıtabildi ama neticede savaş Prens Keyhüsrev’in yenmesi ile sonuçlandı. Celeinai kalesi önünde yepyeni bir şehir doğmuştur. Nüfus artmış, özellikle Hitit Krallığı devrindeki ticaret yolu Celeinai’den geçirilmek suretiyle zengin bir ticaret ve sanat hayatının doğması sağlanmıştır. Bu yeni şehir, Dinar’ın Suçıkan deresinin güneyinde ve kale olan Toptepe (Tekke) Mahallesi altında kurulmuştur. Bu şehirde Literses zengin bir hayat sürmüştür. Şehirde yerleşen yabancıların çift ve harman işlerinde kendisine yardımdan kaçanları idam edecek kadar şiddet gösteren Literses, bir efsaneye göre Akanların kuvvet ve seyahat tanrısı Herkül tarafından öldürülerek yabancıların öcü alınmıştır. Diğer bir söylentiye göre, Frikya büyük kralına karşı başkaldırdığı için cezalandırılmış ve ölüsü Menderes’e atılmıştır. Şehir hayli gelişmiş tüccar, sanatkâr, kervancıların önemli bir merkezi olmuştur. (M.Ö. 1050) M.Ö. 8.’nci yüzyıllarda kral Gordius ölünce yerine oğlu 3. Midas geçmiş bu kralın çağı Frikya’nın altın çağı olmuştur. Kral Midas ilk iş olarak o gün, dünya ticaretinin ana yolu eski kral yolu üzerinde Litersesin geliştirdiği, suların bolluğu, mevkiinin güzelliği ve topraklarının bereketi ile ün salan Celeinai’ye başkenti taşıdı. Gelene’de yerleştikten bir süre sonra şehirde büyük bir deprem oldu, yerler yarılarak sular fışkırdı. Sonra kral en kıymetli varlığını suya atarak şehri kurtardı ve tamir ettirdi. (Bakınız Efsanelerimiz Anhoros Efsanesi) d) İRANLILAR YÖNETİMİ Keyhüsrev’in ölümünden sonra ayaklanmayı bastıran komutan Darios (Dara) yönetimi ele aldı. Anadolu Ege limanları, Ege limanlarından İç Asya’ya doğru giden ünlü kervan ve kral yolunu izledi Gelene bu kervanların, tüccarların konak yeri olarak önemini sürdürmekteydi. Dara bu yolu uzak bularak yeni bir yol yaptırdı. 700 bin kişilik ordusuyla Gelene’de bekledi. Dara’ya Gelene’li tüccar prens olan Pythios altından yapılmış bir meşe ağacı ve üzümlü asma hediye etti. Dara savaşlar yaparak geri dönüyordu. Yerine oğlu Serhas geçti. (M.Ö. 480) Serhas Yunan savaşlarını yönetmek üzere geldiği zaman ordu merkezi olarak Gelene’de kalıyordu. Gelene Lidya sartaplığının yazlığı konumunda idi. Burada, Pythios, Serhas ve komutanlarını karşılamış onlara ziyafetler vermişti, Serhas’a savaş gideri olarak 4 milyon Darik altını vereceğini ancak 7 bin altın eksik olduğunu söyledi. Serhas  şaşırarak kimdir bu kadar para veren kimse diye sordu ve yanındakiler: “Bu zat sizden sonra gelen en zengin kişidir. Babanıza da altından iki hediye vermiştir” dediler. Serhas bunun üzerine kendi hazinesinden 7 bin altın çıkardı ve 4 milyonu tamamlayarak orduya dağıttı. Serhas Gelene’de ordusunun araç ve gereçlerini tamamladıktan sonra Ege kıyılarına doğru sefere çıktı. Dönüşte kendisine Marsiyas kaynağının karşısında bir saray yaptırdı. Eski kaleyi de yeniledi. Gelene böylece çok güçlü bir kale ile bezenmiş oldu. Sarayın ve yeni iç kalenin olduğu tepenin Üçlerce tepesi olduğu sanılmaktadır. Saray bu tepenin ovaya bakan ılıcası yönünde ve çok güzel görüntülü yerinde idi. Serhas’ın ölümünden sonra oğlu ERDEŞİR ve sonra 2. DARİUS başa geçti. M.Ö. 407 de genç oğlu Prens Kurus’u (Keyhüsrev)Anadolu Satrabı yaptı ve Kayseri civarını Büyük Frikya adı ile Keyhüsrev’e verdi. Keyhüsrev, Satraplık(Valilik) merkezini Sard şehrinden Gelene’ye kaydırdı. Gelene’de Menderes kaynakları (Arap ışık, şimdiki Bülüçalan köyü) üzerinde büyük bir saray yaptırdı. Bu saray çevresindeki ormanı, av bahçesi yaptı. Bu av bahçesi geniş bir alanı kaplıyordu. Genç Keyhüsrev, atlı av gezintilerini burada yapardı. Park, av kuşları ve vahşi hayvanlarla doluydu. Keyhüsrev bu parkta kendisine katılan orduları da sayarak 33 bin savaşçı olduğunu gördü ve bu ordu ile batıya doğru hareket etti. Keyhüsrev M.Ö. 401 yılarında öldü. e) İRAN YÖNETİMİNİN SONU VE İSKENDER ZAMANI Genç Keyhüsrev’in kardeşi üzerine ayaklanması geniş Satraplığın kötülüğünü ortaya koymuştu. Satraplığı, 4 satraplığa ayırarak Büyük Frikya’nın yalnız bir satraplık olması uygun görüldü. Erdeşir’in Helospont Satrabı olan General Tisafernes, bu atamayı tanımlayarak Gelene’yi ele geçirdi. Yeni satrap Titheros, bunun üzerine gelerek Tisafernes’i  Gelene’den çıkardı ve Kolos(Honaz) civarında yakalayarak boynunu vurdurdu. M.Ö. 396 Titheros böylece Gelene’ye yerleşti. Büyük Serhas’ın çok sağlam yaptırdığı kale önünde durdu. Gelene kalesini 1000 Karyalı ve 100 Yunanlı ücretli asker korumakta idi. Gelene’nin en son derebeyi Alisyas, İskender gelmeden şehri terk etti. İskender Gelene önünde 60 gün bekledi. Kaleyi bekleyenler İran’dan iki ay içinde yardım gelmeyecek olursa kaleyi vereceklerini bildirdiler. Kan dökülmemesi için bir anlaşma yapıldı ve yolar kesilmekle yetinildi. İskender M.Ö. 333 yılı baharında şehre girmiş ve İran yönetimi sona ermiştir. İran (Pers) yönetimi böylece 213 yıl sürmüştür. f) HELENİSTİK ÇAĞ İskender, İran İmparatorluğunu yıkmakla kalmadı Hindistan’ın bir kısmını, Mısır’ı, Mezopotamya’yı da aldı. Buralarda birer Satrap atadı. Babil’de hummaya tutulan İskender M.Ö. 13 Haziran 323 tarihinde öldü. İskender zamanında 34 Satraplık vardı. Bu sırada Bergama’da İskender’in hazinelerini korumakla görevli Ömen, Frikya’ya saldırdı ve Gelene bölgesini ele geçirdi. Synnada kalesi koruyucuları Antigon’un generalleri Dokimas, Alketos ve Pelemon, Ömen’i Gelene’den atmak için savaştılar. Ömen’in  Gelene’deki bir yıllık saltanatı sona erdi. Gelene’ye  Antigon yerleşerek burayı krallığının başkenti yaptı. Ömen, Gelene’de bir yıllık saltanatı sırasında askere geçim ödeneği olarak bölgedeki çiftlikleri satmış ve ücret ödemden asker beslemenin kolayını bulmuştu. Bu çiftlikler dört duvar içinde evler ve ahırdan kurulu birer kale gibi idi. M.Ö. 314 Antigon, İskender’in yerine geçmek için sağa sola saldırdı durdu. İpsos meydan savaşına 70 bin piyade, 10 bin süvari ve 70 adet harp fili ile katıldı. 84 yaşındaki Antigon kazanacağını ummaksızın bu savaşa girmişti. Ordusu dağılınca Gelene’ye kaçtı ve orada öldü. Birleşik krallar aralarında ülkeyi paylaştılar. Antigon’un mezarının şimdiki yeni hükümet binasının önünde olduğu sanılmaktadır. Çünkü daha önce kabartmalı Temülüs kapı üstü taşı burada bulunmuştur. (Bu taş şimdi Suçıkan Parkta açık hava müzesi olarak düşünülüp tüm eski yazılı taşların toplandığı yüzme havuzunun üst kısmındadır.) Antigon yönetimi Gelene’de 20 yıl hüküm sürmüştü, bu sıralarda yeni bir deprem olmuş birçok binalar yıkılmıştı. g) KELEİNAİ (Celene-Gelene) KYROS, Phirygia’nın şehri olan Keleinai’ye kardeşi kral Artakserkes ile babaları öldükten sonra münakaşa etmiş ve Helen ücretli askerleri gönüllü olarak Kyros’a yardım etmişti. Kyros ordusu ile birlikte hareket etti, Lidya içinde birçok Hoplit olduğu halde üç gün yürüyüşle yol alarak Miandros (Menderes) nehri boyunca Phrygia içinden bir günlük yürüyüşle yol aldı. Saray hisarın alt tarafında Marsiyas nehrinin kaynağı yakınında kuruldu. h) APAMEİA KİBOTOS Anadolu Frigya bölgesinde Moiandoros nehri çıkış noktasında Selavkos Nikator’un kurduğu şehirdir. Nikator, Büyük İskender’in generallerinden biridir. Buhara hanedanlarından birinin kızı olan Apameia ile M.Ö. 125’de evlenmiş ve buraya karısının ismini vermiştir. Gelene şehrinin yanı başında ovada Marsiyas (Suçıkan) ile Menderes’in birleştiği yerde ve Marsiyas’ın iki yanında şehrin genel yapılarını yaptırdı. Aniyohos’un kurduğu diğer Apameia’lardan ayırt edilmesi için buna APAMEİA KİBOTOS adı verilmiştir. i) ROMA ÇAĞI (M.Ö. 72 – M.S. 395) Roma çağında şehirler çoğalmış, nüfus artmıştır. Roma Cumhuriyeti zamanında 3 il olarak SYNADİK, APAMEİA, FİRİKYA, EPİKTET illeri kurulmuştur. Afyon ilimizin güney bölgesinde yer alan bu eski il merkezi Apameia (Dinar) şehridir. İlçe merkezi Metropolis ilçesidir. (Şimdiki Tatarlı) Bütün Çölovasını içine alır. AKARİDOSKOME (Şimdiki Akça köyünün bulunduğu yerdir. Daha önceleri izah ettiğimiz gibi Helenistik çağda A. Sorter tarafından Firik başkenti yanında kurulmuş ve iki şehrin birleşmesiyle önemli bir merkez haline gelmiştir. Eski çağlarda olduğu gibi Roma çağında da çok şiddetli bir deprem olmuştur. İmparator Aleksandr gününde M.S. 225-235 yılları arasında olan bu depreme birçok binalar yıkılmış, yarıklar açılmış, sular fışkırmış ve yeni göller oluşmuştur. Dinar, Anadolu yarımadasının batıdan doğuya uzanan bir yarığı (fay) ve aynı zamanda yeraltı sularının akıntıları üzerinde kurulmuş olduğundan çok şiddetli depremler olagelmiştir.(Ayhan KALKAN) İLÇEMİZİN YAKIN TARİHİ SELÇUKLULAR Büyük Sultan Alpaslan 1071 yılında Malazgirt Ovasında Bizans İmparatoru Romenos Diogenis’i yenince Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu. Anadolu’yu fetihe gelen Oğuz Türkmenleri yazın yaylalarda kışın ise şehir kıyılarında çadırlarda yaşarlardı. Selçuklular zamanında gerek haçlılarla ve gerekse Bizanslılarla birçok savaşlar yapıldı. Bunların en önemlisi Selçuklu Sultanı 2. Kılıç aslan ile Bizans İmparatoru Manuel Kommen arasındaki savaştır. Bu savaşın geçtiği yer hakkında değişik düşünceler vardır. Bir kısım yazırlar bu savaşın Yalvaç İlçesinin Kumdanlı Kasabası yakınlarında olduğunu kabul etmekte iseler de bir başka grup ise bu savaşın Homa ile Dinar arasında yer alan Düz bel Köyü yakınlarında olduğunu söylemektedirler ki çoğunluk bu düşüncededir. Çin Tarihine göre eski Türk İli beş büyük Hanlık Şeklinde idare ediliyordu. Karahan,Gökhan,Sarıhan,Kızılhan ve Akhan isimlerini taşıyan bu hanlıkların başındaki Ak, Kara gibi sözcükler rengi belli etmezler., bu sözcükler yön ve ulus adıdır. İlçemizde Karataş, Kara kuyu Köyleri karahanlıklardan, Akça köy, Akçin Köyleri Akhanlardan, Kızıllı , Kızılköy gibi köyler Kızılhanlardan, Bozhüyük köyleri Sarıhanlıktan, Gökçeli köyü ise Gökhan ulusundandırlar. Bu beş hanlığın birerde ongunu vardır. Ongun bol ürün veren, çok verimli şey için kullanılır ve uğurlu kabul edilirdi.İşte bu ongunlar şunlardı: Koyun, Domuz, Kuş, Köpek ve Öküzdür.Hanlıklar bu ongunluklarla da tanınır.Kuş ongunuyla tanınan köylerimiz Doğanlı,Keklicek ve Palaz köyleridir. Köpek ongunuyla ( it barak ) Yıprak Köyümüz, öküz ongunuyla tanınan köyümüz ise Dombay köyüdür. Oğuz Türklerince kabul edilen takvimdeki hayvan isimlerini de köy adı olarak kabul etmiş köylerimiz vardır. Türk takviminde kabul edilen ay adlarından biri Yılan diğeri de At’tır. Bunları köyleri için isim olarak seçmiş köylerimiz ise Yere giren (Akgün) yılanı, Alacatlı ise atı seçmişlerdir. Hanlıkların oymakları da vardı. Akhanların oymağı Ağaç ve bitkiyi, Sarıhanlıların oymakları ise Toprağı seçti ve benimsedi. Buna göre İncesu Beldesi Karahanlılar oymağından, Bademli, Çamlı köy, Ergenli, Kabaklı ve Körpeli gibi köylerimizde Gökhanların oymağındandırlar. Yine eksi Çin tarihlerinde Oğuz han (Mete) ordusunu onar bin kişilik yirmi dört tümene ayırtır. Orduları önce 2’ye ayrılmıştı. Boz oklar ve Üçoklar olmak üzere. Boz oklara Mete’nin oğullarından Gün han, Yıldız han ve Ayhan, Üçoklara ise Gökhan, Dağhan ve Denizhan komuta ediyorlarmış. Bu altı komutanın dörder çocuklarının her birisi de bir tümene atanmışlar. Bu tümenler bir boyu oluşturuyordu. Afşar köyümüz Bozokların Doğan boyundan, Kınık Beldemiz ise Üçokların Sungurlu boylarındandır. Avdan Köyümüz de bu yirmi dört boydan birisidir. Oğuz Han’ın altı çocuğunun odalıkları da vardı. Bunlar kabile adını alırdı. Bu kabileler ise Kadılar kımıllısı ve Çay üstü köyleridir. Bunlar isimlerini kabilelerinden alır. Oğuz kuruluşunda gerdi hizmetleri yapan kabilelerde vardı. Geri hizmetleri yerine getiren kabilelerin isimlerini devam ettiren köy isimleri ise Okçular, Dikici, ve Çakıcı gibi. Bunların dışında yerleşme yerine geldikleri sırada başlarında bulunan komutanlarının ismini alan Oğuzlarda vardır. Bunlar Ulubey nahiyemiz ile Alpaslan köyümüzdür. Bu köylerimizin büyük bir bölümü Çöl ovasında yer almaktadır. Nedendir bu ovaya bu isim verilmiştir? Doğru olan çöl ovası olmayıp ÇULOVA’ SI OLMASIDIR. Bilindiği gibi Çul sözcüğü giysi ( Elbise ) anlamındadır. Türkmen kadınlarımızın dokuyup giydikleri kumaş teknolojisinin gelişmesi ile yerine hazır kumaşlar bırakmıştır. Giyimin yanında giysilerin süslemesi’de önem taşır. İncik, boncuk düğme aksesuar olarak çok önemlidir. Çul ovada giyilen kadın giysilerine bakarsak bunların şalvar, göynek, sıkma, üçetek, sarka, futa, şal ve kapak kuşak olduğunu görürüz. Çoraplar ise Türkmen kadınının kendi boyadığı ve eğirdiği yünden çeşitli desen ve renklerle örülür. Bu yöremizin bazı köylerinde Alevi inanç ve düşüncesi görülür. Bilhassa gelin giyim ve süslemesinde bunu görebiliriz. Al ve yeşil renkler en sevilen renklerdir. Gelin olan kızlar genelde kırmızı giyer ve yeşil pullu duvakla evinden ayrılır. Yeşil muradı, kırmızı ise soyluğu simgeler. OSMANLILAR DÖNEMİ Selçukluların son zamanlarında Anadolu beyliklere bölündü. Bu beyliklerde sonuçta Osmanlı Devletinin kurulduğu 1299 yılında bu beyliğin bünyesinde eriyip gittiler. Osmanlı imparatorluğu devrinde ilçemizin ismi GEYİK’lerdir. Bu isim Oğuz Türkmenlerince konulmuş bir ongun adıdır. Geyikler ismi bazen Keyikler olarak ta karşımıza çıkabiliyor. Bunun nedeni söyleyenin veya yazanın şivesinden ileri gelebilir. Osmanlı döneminden ilçemizde bulunan tek eser ise Ulu Camidir. Bu camiye Babey camisi de denir. Sayın dostum Ayhan Kalkan Caminin 1776 yılında Harputlu Bababezade tarafından yaptırıldığını yazmaktadır. Doğru olduğu kanısındayım. Bababey imside buradan gelmiş olabilir. Caminin ilk yapıldığı zaman kare planlı olduğunu gördük. Zira son olarak yapılan tamirat sırasında cami içi taban açıldı. Burada tabanda minber kalıntısına rastlanıldı. Tarafımdan yapılan ölçümde caminin kare planlı olduğunu saptadım. Caminin yapımıyla ilgili herhangi bir yazıt olmamasına karşın minaresinin yapımı ve onarımı ile ilgili olarak iki adet yazıtı görebiliyoruz. Afyon Müze Müdürlüğünden aldığım ve sağlıklı olduğuna inandığım minare yapım yazıtında şunlar yazılıdır. : ” Hamdillah Maşallah sah-ül hayrat etti bu minareyi esin Ruzi mahşerde bula ecrin olan naili cezil Lütfi hak ile bu minareyi yaptırdı ihya eyledi Ya ilahi kıl atalar kılma mahrum hacil Sahibül hayrat Ayşe Hatun Kitişzade Derviş.” Hicri 1195 ( 1779 Miladi ) Onarım yazıtı ise Miladi 1924 – 1926 tarihlerini kapsamaktadır. Onarım yazıtı ise şöyledir: ” Sahib-ül hayrat vel hasenat bani El Haccac Dede zade Hacı Mustafa Rafe Alahın el hac lehuma Hüseyin Veli valide kime cemia Es senetül muharemül haram ” 1340 – 1342 ( Miladi 1924 – 1926 ) Çözülmesi gereken bir yazıt ise merkez taksi durağının yanından geçen ve hamam istikametine giderkenki yolun; Ilıcadan gelen yolla ayakkabıcılar çarşısına kavuştuğu köşede Mehmet Tekeliye ait binanın alanındaki levhadır. Osmanlı döneminde yetişmiş bir yazarımızdan da kısaca söz etmekte yarar görmekteyim. Dinarı mahlasını yazılarında kullanmış olan bu kişi, Dinar’lı Hüseyin Efendidir. Gemiş köylü olduğunu bildiğimiz bu yazarımızın birkaç eseri olmasına rağmen kimin nesi olduğunu uzun araştırmalarıma rağmen ne yazık ki bulamadım. CUMHURİYET DÖNEMİ İlçemiz halkı, Cumhuriyet döneminin başlangıcındaki Kurtuluş savaşında kahramanlıklar göstermiş ilçemize düşmanın girmesine izin vermemiştir. Oluşturulan sivil kuvvetlere evlatlarını veren atalarımızı saygı ile anıyorum. 4 Haziran 1919 Çarşamba günü İstiklal savaşı gazetesi şöyle yazıyordu. ” Denizli’den Müftü Hulusi Efendi Denizli’nin açacağı silahlı mücadeleye DİNAR halkının da iştiraki için oraya girmiştir.” Genelde Dinar’da oluşturulan sivil kuvvetler Demirci Mehmet Efe’nin komutasındaydılar. Ancak diyor Şevket Süreyya Aydemir ve yazıyor. ” Demirci Mehmet Efeyle düşmana sığınan Çerkez Ethem arasında bir takım Muhabereler ele geçirildi. Denizli cephesine hakim olan Demirci Efe kuvvetleri 15-20 Ekim 1920 tarihlerinde Refet Paşa komutasındaki kuvvetlerce Dinar yakınlarında İğdecik’te yapılan baskınla dağıtıldı. ( Tek adam 4. bası ) Yine 5 Haziran 1919 günü İstiklal savaşı gazetesinde şunları okuyoruz. ” 57’nci Tümen Komutanı Şefik Bey Menderes nehri bölgesindeki kuvvetlerine Yunan’ın Denizli’ye doğru ilerlemesine mani olmak için köprülerin atılmasını emretmiş ve savaşa hazırlanılmasını istemiştir. Diğer taraftan Dinar’da bulunan mızraklı süvari bölüğü nünde Denizli’ye hareket ettiği öğrenilmiştir.” ( Not: Denizli’ye hareket eden bölüğün başındaki komutan Binbaşı İsmail Hakkı Bey olabilir.) Kıvanç duyarak söylüyorum ki bölüğün karargâh olarak kullanıldığı ev atalarımdan kalan ve çocukluk ile gençlik yıllarımı geçirdiğim iki katlı mütevazı evimizin ilk katıdır. Şu anda Karayollarınca kamulaştırılmıştır. Yıllar önceki bir anımı unutamıyorum. Evde benden başka kimsenin bulunmadığı bir gün evimizin önünde forsu açılmış askeri araba durdu. Belleğimde kaldığı kadarı ile Genaral Rütbesinde olan bir komutan ile hanımı olduğunu sandığım bir bayan indiler. Bahçe kapısından içeriye girdiler Komutan yanındaki bayana önce kaldıkları odayı gösterdi. Daha sonra bahçe içinden geçmekte olan arkı gösterdi. Daha sonra üst katta oturan atalarımı sormaya başladı. Sıtmaya yakalanmış bir çocuktan bahis etti. Bu kişi babammış meğer. Bir gözü kör olan bir kızdan söz etti ki bu kişi halamdı. Birde okuyan ve keman çalan bir gençten söz etti ki bu insanda müzik öğretmeni olan amcamdır. İşte böyle anılar… Kimler gelmiş kimler geçmiş… Bu vatan için ölmüş insanları, yurdu için çarpışan gazileri şükranla anmamak mümkün müdür? İlçemiz nice Devlet Büyüklerini misafir etmiş şanslı ilçelerden biridir. Büyük Önderimiz Atatürk 16 Mart 1936 tarihinde İlçemize gelerek İlçemiz ve halkını onurlandırmışlardır. Bu günün, yani 16 Mart’ın Büyük Atatürk’ün Dinar’a geliş günü olarak kutlanmasını istemek ve görmek en büyük özlemimdir. Büyük Önder Dinar’a geldiğinde şimdiki Ulu Caminin bahçesinde bulunan Türk Ocağında karşılanıp konuk edilmiştir. Atatürk’ümüzün Dinar’a gelişleri ile ilgili fotoğrafın sadece tarafımda bulunmasından da ayrıca mutluluk duyuyorum. İlçemize gelen 2. Devlet Büyüğümüz İsmet İNÖNÜ’DÜR. Birkaç kez Dinar’a gelmiş olan İSMET Paşa 27 Kasım 1958’de son kez ilçemize gelmiş, Gürcanlar Ailesinin deprem nedeni ile bugün yıkılmış bulunan eski evlerinde konuk edilmiştir.27 Kasım 1958’i 28 Kasıma bağlayan gece kendisine neden Demokrasiye geçtiniz sorusu üzerine şu tarihi konuşmasını yapmıştır. ” Ben ne kadar yaşayacağım. Biliyor muydum? Ve tek parti nizamı içinde bu milletin idaresini eline geçirmesi muhtelif zevatın neler yapabileceğini kim temin ederdi. Kaldı ki millet kendisinin idare hakkını ve murakebe imkânını elinde bulundurursa benden sonraki idareciler için keyfi idare ihtimali ortadan kalkacaktır. Milletin umulmadık felaketlere sürüklenmesi ihtimali ortadan kalkacaktır. DİNAR’IN EKONOMİK YAPISI Antik kral yolu üzerinde ege kıyılarında ve Akdeniz ‘e açılan karayolları ile demiryolu kavşağı üzerinde kurulmuş olan Dinar ilçesi; tarım hayvancılık ve ticarette gelişmiştir dinar ve çevresinde halkın gelir kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanır. İlçede tahıllar arpa buğday nohudun endüstri bitkilerinden ayçiçeği mısır şekerpancarı haşhaş ve yem bitkilerinin soğan patates ve sebzelerin elma vişne armut üzüm gibi meyvelerin üretimi yapılmaktadır Toplam tarım alanı 63.700 hektardır Hayvancılık olarak büyükbaş küçükbaş, tavukçuluk ve arıcılık yapılmaktadır. Söz konusu hayvanlardan et süt yoğurt peynir yumurta ve bal üreterek ilçenin ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlamaktadır İlçede 14.375 büyükbaş 89.340 küçükbaş 112.000 kanatlı hayvan 3.155 arı kovanı bulunmaktadır. İlçede 14.375 büyükbaş 89.340 küçükbaş 112.200 kanatlı hayvan 3.155 arı kovanı bulunmaktadır İlçede ormanlık alan sahası 186.138 hektardır İlçede 625 kayıtlı üyesi bulunan dinar sanayii ve ticaret odası mevcuttur İlçede 9 adet dokuma 2 adet teneke kutu 2 adet çuval 2 adet makine ve tarım aletleri fabrikası 1 adet yem fabrikası 1 adet balık ağları iplik fabrikası 2 adet makine ve tarım aletleri fabrikası 1 adet kot dikim atölyesi vardır 50 adet kalkınma ve sulama kooperatifi ile 7 banka şubesi vardır Dinar-Denizli karayolu üzerinde ilçeye 12 km mesafedeki Akçaören – Göğebakan mevkiinde yaklaşık olarak 830 hektarlık alan organize sanayi bölgesi olarak tespit edilmiştir alanda kamulaştırma çalışmaları sürdürülmektedir. İl İlçe / Kasaba Köy Afyonkarahisar Dinar AFŞAR Afyonkarahisar Dinar AKÇA Afyonkarahisar Dinar AKÇİN Afyonkarahisar Dinar AKGÜN Afyonkarahisar Dinar AKPINARLI Afyonkarahisar Dinar ALACAATLI Afyonkarahisar Dinar ALPARSLAN Afyonkarahisar Dinar AVDAN Afyonkarahisar Dinar BADEMLİ Afyonkarahisar Dinar BAĞCILAR Afyonkarahisar Dinar BELENPINAR Afyonkarahisar Dinar BİLGİÇ Afyonkarahisar Dinar BÜLÜÇALANI Afyonkarahisar Dinar BURUNKAYA Afyonkarahisar Dinar ÇAĞLAYAN Afyonkarahisar Dinar ÇAKICI Afyonkarahisar Dinar ÇAMLI Afyonkarahisar Dinar ÇAPALI Afyonkarahisar Dinar ÇAYÜSTÜ Afyonkarahisar Dinar CERİTYAYLASI Afyonkarahisar Dinar ÇİÇEKTEPE Afyonkarahisar Dinar ÇOBANSARAY Afyonkarahisar Dinar CUMHURİYET Afyonkarahisar Dinar ÇÜRÜKLÜ Afyonkarahisar Dinar DİKİCİ Afyonkarahisar Dinar DOĞANLI Afyonkarahisar Dinar DOMBAY Afyonkarahisar Dinar DUMANKÖY Afyonkarahisar Dinar ELDERE Afyonkarahisar Dinar ERGENLİ Afyonkarahisar Dinar GENÇALİ Afyonkarahisar Dinar GÖÇERLİ Afyonkarahisar Dinar GÖKÇELİ Afyonkarahisar Dinar HAYDARLI-BUCAK MERKEZİ Afyonkarahisar Dinar İNCESU Afyonkarahisar Dinar KABAKLI Afyonkarahisar Dinar KADILAR Afyonkarahisar Dinar KARABEDİR Afyonkarahisar Dinar KARAHACILI Afyonkarahisar Dinar KARAKUYU Afyonkarahisar Dinar KARATAŞ Afyonkarahisar Dinar KAZANPINAR Afyonkarahisar Dinar KEKLİCEK Afyonkarahisar Dinar KINIK Afyonkarahisar Dinar KIZILLI Afyonkarahisar Dinar KÖRPELİ Afyonkarahisar Dinar MERKEZ Afyonkarahisar Dinar MERKEZ Afyonkarahisar Dinar MERKEZ Afyonkarahisar Dinar MURATLI Afyonkarahisar Dinar OCAKLI Afyonkarahisar Dinar OĞULLAR Afyonkarahisar Dinar OKÇULAR Afyonkarahisar Dinar PALAZ Afyonkarahisar Dinar PINARLI Afyonkarahisar Dinar SÜTLAÇ Afyonkarahisar Dinar TATARLI Afyonkarahisar Dinar TEKİN Afyonkarahisar Dinar TUĞAYLI Afyonkarahisar Dinar ULUKÖY-BUCAK MERKEZİ Afyonkarahisar Dinar YAKAKÖY Afyonkarahisar Dinar YAPAĞILI Afyonkarahisar Dinar YELALAN Afyonkarahisar Dinar YEŞİLÇAT Afyonkarahisar Dinar YEŞİLHÜYÜK Afyonkarahisar Dinar YEŞİLYURT Afyonkarahisar Dinar YIPRAK Afyonkarahisar Dinar YÜKSEL GENEL TANITIM İlçe ismini, Orta Asya'dan gelen Türk Göçleri sırasında bölgeye yerleşen Kitiş Bey'in oğlu Dinar Bey'den alır. Eski ismi Geyikler'dir. Dinar Türkiye'nin karayolları için çok önemli bir yoldur. İç Anadolu'yu Ege'ye bağlayan, Akdeniz'i Marmara'ya bağlayan yoldur. Isparta ve Burdur'a 60 km Denizli Afyonkarahisar ve Uşak'a 110 km’dir. İlçe nüfus cüzdanı ibaresinde il merkezinden sonraki en büyük nüfusa sahip ilçedir. İlçe de 1 Ekim 1995 pazar günü 17.57 de meydana gelen 6,1 büyüklüğünde deprem sonucu 99 kişi ölmüş büyük maddi hasar meydana gelmiştir. Bu tarihe kadar il olmaya çalışan ilçe depremden sonra belini doğrultamamış Isparta, Denizli ve Antalya iline çok yoğun göç vermiş ve nüfusu sürekli olarak azalmıştır. Afyonkarahisar ilinin en fazla göç veren ilçesidir. Göç halen devam etmektedir. Yurtdışında Emirdağ'dan sonra en fazla hemşehrisi olan ilçedir. (Donbayovası, Çölovası, Sazovası ve Dinarovası). Afyonkarahisar'ın en fazla şehit veren ilçesidir. Denizli'nin Çardak ve Çivril ilçesi Afyonkarahisar'ın ise Dazkırı, Başmakçı ve Evciler ilçesi Dinar'dan ayrılarak ilçe olmuşlardır.
BELEDİYE BAŞKANI SAFFET ACAR’DAN DİNAR BELEDİYESİ TANITIMI…

İLÇEMİZ TARİHİ; İLK ÇAĞLAR VE HİTİT DÖNEMİ

(DÜNYADA İLK MÜZİK YARIŞMASININ YAPILDIĞI YER DİNAR’DIR)

Anadolu’nun yerli halklarından olan Dinar’ın eski bir yerleşim bölgesi olduğu görülmektedir. Dinar Hitit İmparatorluğu döneminde Seha ırmağı (Büyük Menderes) Beyliğine bağlı olduğu tarih kitaplarımızdan anlaşılmaktadır.

Yontma taş çağı insanları en çok, av hayvanları bol orman, ırmak, göl kıyılarında bulunan natürel mağaralarda yaşarlardı. İlçemiz bölgelerini araştırırsak bu mağaralardan ve benzerlerinden çoğuna rastlamak mümkündür.

İlçemizde, Cilalı taş (Neolitik) çağı dönemine ve Bakırtaş (Kalkolitik) çağı devirlerine ait birçok höyükler mevcuttur. Ne var ki buralarda henüz bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan hafriyatlarda bu çağlara ait çömlek çanak kırıkları çıkmaktadır. Halen Üçlerce ve Suçıkan tepelerinde bu parçalar yanı sıra sık sık da mızrak uçlarına rastlanmaktadır. İlçemiz Avşar köyü tren yarması höyüğünden çıkan eserler bugün Afyon müzemizde yer almaktadır.

Eti (Hitit) çağı imparatorluğunun Kral Yolu da ilçemizden, Çöl ovasından Haydarlı, Bel kavak yolu ile Dinar-Kızılören-Daracasu deresine girerek Düzbel geçidini aşmakta ve Homa yönünden Selçuk’a ulaşmaktadır. Ortaçağda Türk Selçuk ve Bizans orduları arasında Düzbel’de yapılan savaşı anlatan Bizanslı tarih yazarları bu geçidin adını Miriyokefalis olarak yazmışlardır.

b) FİRİK DÖNEMİ

Dinar adı tarih boyunca birkaç kez kurulmuş ve batmış şehirlerden sonra gelmiştir. Başlıca, KELAİNAİ, CELAİNAİ, APEMEİA, KİBOYOS, GEYİKLER, DİNAR isimleri ile anılmaktadır.

CELAİNAİ (Celenae, Gelene) M.Ö. 1200

Seha krallığı Akalar tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra bir yarışma yapılmıştı, suların bolluğu doğal güzelliği ile başkent olmaya pek elverişli olan, eski bir ünlü ticaret yolunun üzerinde bulunan Celainai (ilçemizin doğu kısmında) şehrini barajlar, saraylarla süsleyen Kral Midas burada bir zamanlar ferah ve bolluk içinde yaşamıştı. Bir müzik yarışması sırasında bir meşe ağacına astırılıp derisi yüzülerek ölüsü Celeinai (Dinar) şehri içinden geçen nehre attırmıştı. Halk bu anıyı yaşatmış paralarında onu kaval çalan ve harmaniyesini savura savura dolaşan bir genç olarak göstermişlerdir. Büyük tarihçi HEREDOT Marsiyas (Suçıkan) kaynağında bulunan bir mağarada asılı olarak görüldüğünü yazar. (Marsiyas Efsanesi Efsaneler bölümünde anlatılmıştır.) Seha Beyi hangi yıllarda ortadan kalktığı belli değilse de M.Ö. 1200 yıllarında sanılmaktadır. Seha krallığı Dina ve Dazkırı civarında ancak 40-50 yıl kadar yönetimde kalmıştır.

CELAİNAİ’da şehrin içinde geçen Marsiyas (Suçıkan) ırmağından sonra efsanelere adı geçen önemli su Menderes nehridir. Dinar’dan doğan Menderes ırmağı 5 büyük sudan meydana gelmiştir. ANABENON, kaynağına dolaşıp gelen anlamında olan bu su, Dinar, ilçemizin güneydoğusunu kapsayan dağın yamaçlarında Karakuyu gölünden yeraltı yarıkları yolu ile beslenen kaynakların hemen altında gölcük yaparak taşar. Bu Anabenon suyu sonradan Menderes ırmağı adını almıştır. Adını mitolojik bir olaydan alır. M.Ö. 660 yılarında 4. Midas gününde yine doğudan Anadolu’ya giren Kimmeriler arabalarına yükledikleri evleriyle kona göçe gelerek Phrygia’lılara saldırdılar ve Phrygia devletini yıktılar.

c) PERSLER ZAMANI

Persler, M.Ö. 585 yılında Kızılırmak yanında yapılan savaşa güneş tutulmasını sebep göstererek ara vermişlerdir. Persler geri çekilir gibi yaparak Lidya ordusu üzerine çullanıp, Lidyalıları yenerler. Böylece Afyon ili Perslerin eline geçmiş oldu. Persler Anadolu’ya bir satraplık merkezi Sardes olmakla beraber Celeinai’da (Dinar) yazlık merkezi oldu. Pers kralları Darivs ve Xerves Celeinai’yi İyonlar üs olarak kullandılar. Burada av bahçeleri ün saldı. Kral yolu Phrygi’lılar zamanında olduğu gibi Lidyalılar ve Pesler zamanında da önemini yitirmedi. Pers İmparatorluğu zamanında Kral Eldeşir ve kardeşi Prens Keyhüsrev’le araları açılınca kendisine ücretli askerler topladı. Celeinai üs olarak hazırladı. Ülkesini dolaşır gibi yaptı, Bolvadin ilçesinde önceden anlaştığı Kilikya Kraliçesinden yardım gördüyse de, ancak askerlerinin maaşını dağıtabildi ama neticede savaş Prens Keyhüsrev’in yenmesi ile sonuçlandı.

Celeinai kalesi önünde yepyeni bir şehir doğmuştur. Nüfus artmış, özellikle Hitit Krallığı devrindeki ticaret yolu Celeinai’den geçirilmek suretiyle zengin bir ticaret ve sanat hayatının doğması sağlanmıştır. Bu yeni şehir, Dinar’ın Suçıkan deresinin güneyinde ve kale olan Toptepe (Tekke) Mahallesi altında kurulmuştur. Bu şehirde Literses zengin bir hayat sürmüştür. Şehirde yerleşen yabancıların çift ve harman işlerinde kendisine yardımdan kaçanları idam edecek kadar şiddet gösteren Literses, bir efsaneye göre Akanların kuvvet ve seyahat tanrısı Herkül tarafından öldürülerek yabancıların öcü alınmıştır. Diğer bir söylentiye göre, Frikya büyük kralına karşı başkaldırdığı için cezalandırılmış ve ölüsü Menderes’e atılmıştır. Şehir hayli gelişmiş tüccar, sanatkâr, kervancıların önemli bir merkezi olmuştur. (M.Ö. 1050)

M.Ö. 8.’nci yüzyıllarda kral Gordius ölünce yerine oğlu 3. Midas geçmiş bu kralın çağı Frikya’nın altın çağı olmuştur. Kral Midas ilk iş olarak o gün, dünya ticaretinin ana yolu eski kral yolu üzerinde Litersesin geliştirdiği, suların bolluğu, mevkiinin güzelliği ve topraklarının bereketi ile ün salan Celeinai’ye başkenti taşıdı. Gelene’de yerleştikten bir süre sonra şehirde büyük bir deprem oldu, yerler yarılarak sular fışkırdı. Sonra kral en kıymetli varlığını suya atarak şehri kurtardı ve tamir ettirdi. (Bakınız Efsanelerimiz Anhoros Efsanesi)

d) İRANLILAR YÖNETİMİ

Keyhüsrev’in ölümünden sonra ayaklanmayı bastıran komutan Darios (Dara) yönetimi ele aldı. Anadolu Ege limanları, Ege limanlarından İç Asya’ya doğru giden ünlü kervan ve kral yolunu izledi Gelene bu kervanların, tüccarların konak yeri olarak önemini sürdürmekteydi. Dara bu yolu uzak bularak yeni bir yol yaptırdı. 700 bin kişilik ordusuyla Gelene’de bekledi. Dara’ya Gelene’li tüccar prens olan Pythios altından yapılmış bir meşe ağacı ve üzümlü asma hediye etti. Dara savaşlar yaparak geri dönüyordu. Yerine oğlu Serhas geçti. (M.Ö. 480)

Serhas Yunan savaşlarını yönetmek üzere geldiği zaman ordu merkezi olarak Gelene’de kalıyordu. Gelene Lidya sartaplığının yazlığı konumunda idi. Burada, Pythios, Serhas ve komutanlarını karşılamış onlara ziyafetler vermişti, Serhas’a savaş gideri olarak 4 milyon Darik altını vereceğini ancak 7 bin altın eksik olduğunu söyledi. Serhas  şaşırarak kimdir bu kadar para veren kimse diye sordu ve yanındakiler: “Bu zat sizden sonra gelen en zengin kişidir. Babanıza da altından iki hediye vermiştir” dediler. Serhas bunun üzerine kendi hazinesinden 7 bin altın çıkardı ve 4 milyonu tamamlayarak orduya dağıttı. Serhas Gelene’de ordusunun araç ve gereçlerini tamamladıktan sonra Ege kıyılarına doğru sefere çıktı. Dönüşte kendisine Marsiyas kaynağının karşısında bir saray yaptırdı. Eski kaleyi de yeniledi. Gelene böylece çok güçlü bir kale ile bezenmiş oldu. Sarayın ve yeni iç kalenin olduğu tepenin Üçlerce tepesi olduğu sanılmaktadır. Saray bu tepenin ovaya bakan ılıcası yönünde ve çok güzel görüntülü yerinde idi. Serhas’ın ölümünden sonra oğlu ERDEŞİR ve sonra 2. DARİUS başa geçti. M.Ö. 407 de genç oğlu Prens Kurus’u (Keyhüsrev)Anadolu Satrabı yaptı ve Kayseri civarını Büyük Frikya adı ile Keyhüsrev’e verdi. Keyhüsrev, Satraplık(Valilik) merkezini Sard şehrinden Gelene’ye kaydırdı. Gelene’de Menderes kaynakları (Arap ışık, şimdiki Bülüçalan köyü) üzerinde büyük bir saray yaptırdı. Bu saray çevresindeki ormanı, av bahçesi yaptı. Bu av bahçesi geniş bir alanı kaplıyordu. Genç Keyhüsrev, atlı av gezintilerini burada yapardı. Park, av kuşları ve vahşi hayvanlarla doluydu. Keyhüsrev bu parkta kendisine katılan orduları da sayarak 33 bin savaşçı olduğunu gördü ve bu ordu ile batıya doğru hareket etti. Keyhüsrev M.Ö. 401 yılarında öldü.

e) İRAN YÖNETİMİNİN SONU VE İSKENDER ZAMANI

Genç Keyhüsrev’in kardeşi üzerine ayaklanması geniş Satraplığın kötülüğünü ortaya koymuştu. Satraplığı, 4 satraplığa ayırarak Büyük Frikya’nın yalnız bir satraplık olması uygun görüldü. Erdeşir’in Helospont Satrabı olan General Tisafernes, bu atamayı tanımlayarak Gelene’yi ele geçirdi. Yeni satrap Titheros, bunun üzerine gelerek Tisafernes’i  Gelene’den çıkardı ve Kolos(Honaz) civarında yakalayarak boynunu vurdurdu. M.Ö. 396 Titheros böylece Gelene’ye yerleşti. Büyük Serhas’ın çok sağlam yaptırdığı kale önünde durdu. Gelene kalesini 1000 Karyalı ve 100 Yunanlı ücretli asker korumakta idi. Gelene’nin en son derebeyi Alisyas, İskender gelmeden şehri terk etti. İskender Gelene önünde 60 gün bekledi. Kaleyi bekleyenler İran’dan iki ay içinde yardım gelmeyecek olursa kaleyi vereceklerini bildirdiler. Kan dökülmemesi için bir anlaşma yapıldı ve yolar kesilmekle yetinildi. İskender M.Ö. 333 yılı baharında şehre girmiş ve İran yönetimi sona ermiştir. İran (Pers) yönetimi böylece 213 yıl sürmüştür.

f) HELENİSTİK ÇAĞ

İskender, İran İmparatorluğunu yıkmakla kalmadı Hindistan’ın bir kısmını, Mısır’ı, Mezopotamya’yı da aldı. Buralarda birer Satrap atadı. Babil’de hummaya tutulan İskender M.Ö. 13 Haziran 323 tarihinde öldü. İskender zamanında 34 Satraplık vardı. Bu sırada Bergama’da İskender’in hazinelerini korumakla görevli Ömen, Frikya’ya saldırdı ve Gelene bölgesini ele geçirdi. Synnada kalesi koruyucuları Antigon’un generalleri Dokimas, Alketos ve Pelemon, Ömen’i Gelene’den atmak için savaştılar. Ömen’in  Gelene’deki bir yıllık saltanatı sona erdi. Gelene’ye  Antigon yerleşerek burayı krallığının başkenti yaptı.

Ömen, Gelene’de bir yıllık saltanatı sırasında askere geçim ödeneği olarak bölgedeki çiftlikleri satmış ve ücret ödemden asker beslemenin kolayını bulmuştu. Bu çiftlikler dört duvar içinde evler ve ahırdan kurulu birer kale gibi idi. M.Ö. 314

Antigon, İskender’in yerine geçmek için sağa sola saldırdı durdu. İpsos meydan savaşına 70 bin piyade, 10 bin süvari ve 70 adet harp fili ile katıldı. 84 yaşındaki Antigon kazanacağını ummaksızın bu savaşa girmişti. Ordusu dağılınca Gelene’ye kaçtı ve orada öldü. Birleşik krallar aralarında ülkeyi paylaştılar. Antigon’un mezarının şimdiki yeni hükümet binasının önünde olduğu sanılmaktadır. Çünkü daha önce kabartmalı Temülüs kapı üstü taşı burada bulunmuştur. (Bu taş şimdi Suçıkan Parkta açık hava müzesi olarak düşünülüp tüm eski yazılı taşların toplandığı yüzme havuzunun üst kısmındadır.) Antigon yönetimi Gelene’de 20 yıl hüküm sürmüştü, bu sıralarda yeni bir deprem olmuş birçok binalar yıkılmıştı.

g) KELEİNAİ (Celene-Gelene)

KYROS, Phirygia’nın şehri olan Keleinai’ye kardeşi kral Artakserkes ile babaları öldükten sonra münakaşa etmiş ve Helen ücretli askerleri gönüllü olarak Kyros’a yardım etmişti. Kyros ordusu ile birlikte hareket etti, Lidya içinde birçok Hoplit olduğu halde üç gün yürüyüşle yol alarak Miandros (Menderes) nehri boyunca Phrygia içinden bir günlük yürüyüşle yol aldı. Saray hisarın alt tarafında Marsiyas nehrinin kaynağı yakınında kuruldu.

h) APAMEİA KİBOTOS

Anadolu Frigya bölgesinde Moiandoros nehri çıkış noktasında Selavkos Nikator’un kurduğu şehirdir. Nikator, Büyük İskender’in generallerinden biridir. Buhara hanedanlarından birinin kızı olan Apameia ile M.Ö. 125’de evlenmiş ve buraya karısının ismini vermiştir. Gelene şehrinin yanı başında ovada Marsiyas (Suçıkan) ile Menderes’in birleştiği yerde ve Marsiyas’ın iki yanında şehrin genel yapılarını yaptırdı. Aniyohos’un kurduğu diğer Apameia’lardan ayırt edilmesi için buna APAMEİA KİBOTOS adı verilmiştir.

i) ROMA ÇAĞI (M.Ö. 72 – M.S. 395)

Roma çağında şehirler çoğalmış, nüfus artmıştır. Roma Cumhuriyeti zamanında 3 il olarak SYNADİK, APAMEİA, FİRİKYA, EPİKTET illeri kurulmuştur.

Afyon ilimizin güney bölgesinde yer alan bu eski il merkezi Apameia (Dinar) şehridir. İlçe merkezi Metropolis ilçesidir. (Şimdiki Tatarlı) Bütün Çölovasını içine alır. AKARİDOSKOME (Şimdiki Akça köyünün bulunduğu yerdir. Daha önceleri izah ettiğimiz gibi Helenistik çağda A. Sorter tarafından Firik başkenti yanında kurulmuş ve iki şehrin birleşmesiyle önemli bir merkez haline gelmiştir.

Eski çağlarda olduğu gibi Roma çağında da çok şiddetli bir deprem olmuştur. İmparator Aleksandr gününde M.S. 225-235 yılları arasında olan bu depreme birçok binalar yıkılmış, yarıklar açılmış, sular fışkırmış ve yeni göller oluşmuştur. Dinar, Anadolu yarımadasının batıdan doğuya uzanan bir yarığı (fay) ve aynı zamanda yeraltı sularının akıntıları üzerinde kurulmuş olduğundan çok şiddetli depremler olagelmiştir.(Ayhan KALKAN)

İLÇEMİZİN YAKIN TARİHİ

SELÇUKLULAR

Büyük Sultan Alpaslan 1071 yılında Malazgirt Ovasında Bizans İmparatoru Romenos Diogenis’i yenince Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu. Anadolu’yu fetihe gelen Oğuz Türkmenleri yazın yaylalarda kışın ise şehir kıyılarında çadırlarda yaşarlardı.

Selçuklular zamanında gerek haçlılarla ve gerekse Bizanslılarla birçok savaşlar yapıldı. Bunların en önemlisi Selçuklu Sultanı 2. Kılıç aslan ile Bizans İmparatoru Manuel Kommen arasındaki savaştır. Bu savaşın geçtiği yer hakkında değişik düşünceler vardır. Bir kısım yazırlar bu savaşın Yalvaç İlçesinin Kumdanlı Kasabası yakınlarında olduğunu kabul etmekte iseler de bir başka grup ise bu savaşın Homa ile Dinar arasında yer alan Düz bel Köyü yakınlarında olduğunu söylemektedirler ki çoğunluk bu düşüncededir.

Çin Tarihine göre eski Türk İli beş büyük Hanlık Şeklinde idare ediliyordu. Karahan,Gökhan,Sarıhan,Kızılhan ve Akhan isimlerini taşıyan bu hanlıkların başındaki Ak, Kara gibi sözcükler rengi belli etmezler., bu sözcükler yön ve ulus adıdır.

İlçemizde Karataş, Kara kuyu Köyleri karahanlıklardan, Akça köy, Akçin Köyleri Akhanlardan, Kızıllı , Kızılköy gibi köyler Kızılhanlardan, Bozhüyük köyleri Sarıhanlıktan, Gökçeli köyü ise Gökhan ulusundandırlar.

Bu beş hanlığın birerde ongunu vardır. Ongun bol ürün veren, çok verimli şey için kullanılır ve uğurlu kabul edilirdi.İşte bu ongunlar şunlardı: Koyun, Domuz, Kuş, Köpek ve Öküzdür.Hanlıklar bu ongunluklarla da tanınır.Kuş ongunuyla tanınan köylerimiz Doğanlı,Keklicek ve Palaz köyleridir. Köpek ongunuyla ( it barak ) Yıprak Köyümüz, öküz ongunuyla tanınan köyümüz ise Dombay köyüdür. Oğuz Türklerince kabul edilen takvimdeki hayvan isimlerini de köy adı olarak kabul etmiş köylerimiz vardır. Türk takviminde kabul edilen ay adlarından biri Yılan diğeri de At’tır. Bunları köyleri için isim olarak seçmiş köylerimiz ise Yere giren (Akgün) yılanı, Alacatlı ise atı seçmişlerdir.

Hanlıkların oymakları da vardı. Akhanların oymağı Ağaç ve bitkiyi, Sarıhanlıların oymakları ise Toprağı seçti ve benimsedi.

Buna göre İncesu Beldesi Karahanlılar oymağından, Bademli, Çamlı köy, Ergenli, Kabaklı ve Körpeli gibi köylerimizde Gökhanların oymağındandırlar. Yine eksi Çin tarihlerinde Oğuz han (Mete) ordusunu onar bin kişilik yirmi dört tümene ayırtır. Orduları önce 2’ye ayrılmıştı. Boz oklar ve Üçoklar olmak üzere.

Boz oklara Mete’nin oğullarından Gün han, Yıldız han ve Ayhan, Üçoklara ise Gökhan, Dağhan ve Denizhan komuta ediyorlarmış. Bu altı komutanın dörder çocuklarının her birisi de bir tümene atanmışlar. Bu tümenler bir boyu oluşturuyordu. Afşar köyümüz Bozokların Doğan boyundan, Kınık Beldemiz ise Üçokların Sungurlu boylarındandır. Avdan Köyümüz de bu yirmi dört boydan birisidir.

Oğuz Han’ın altı çocuğunun odalıkları da vardı. Bunlar kabile adını alırdı. Bu kabileler ise Kadılar kımıllısı ve Çay üstü köyleridir. Bunlar isimlerini kabilelerinden alır.

Oğuz kuruluşunda gerdi hizmetleri yapan kabilelerde vardı. Geri hizmetleri yerine getiren kabilelerin isimlerini devam ettiren köy isimleri ise Okçular, Dikici, ve Çakıcı gibi.

Bunların dışında yerleşme yerine geldikleri sırada başlarında bulunan komutanlarının ismini alan Oğuzlarda vardır. Bunlar Ulubey nahiyemiz ile Alpaslan köyümüzdür.

Bu köylerimizin büyük bir bölümü Çöl ovasında yer almaktadır. Nedendir bu ovaya bu isim verilmiştir? Doğru olan çöl ovası olmayıp ÇULOVA’ SI OLMASIDIR. Bilindiği gibi Çul sözcüğü giysi ( Elbise ) anlamındadır.

Türkmen kadınlarımızın dokuyup giydikleri kumaş teknolojisinin gelişmesi ile yerine hazır kumaşlar bırakmıştır. Giyimin yanında giysilerin süslemesi’de önem taşır. İncik, boncuk düğme aksesuar olarak çok önemlidir.

Çul ovada giyilen kadın giysilerine bakarsak bunların şalvar, göynek, sıkma, üçetek, sarka, futa, şal ve kapak kuşak olduğunu görürüz. Çoraplar ise Türkmen kadınının kendi boyadığı ve eğirdiği yünden çeşitli desen ve renklerle örülür.

Bu yöremizin bazı köylerinde Alevi inanç ve düşüncesi görülür. Bilhassa gelin giyim ve süslemesinde bunu görebiliriz. Al ve yeşil renkler en sevilen renklerdir. Gelin olan kızlar genelde kırmızı giyer ve yeşil pullu duvakla evinden ayrılır. Yeşil muradı, kırmızı ise soyluğu simgeler.

OSMANLILAR DÖNEMİ

Selçukluların son zamanlarında Anadolu beyliklere bölündü. Bu beyliklerde sonuçta Osmanlı Devletinin kurulduğu 1299 yılında bu beyliğin bünyesinde eriyip gittiler.

Osmanlı imparatorluğu devrinde ilçemizin ismi GEYİK’lerdir. Bu isim Oğuz Türkmenlerince konulmuş bir ongun adıdır. Geyikler ismi bazen Keyikler olarak ta karşımıza çıkabiliyor. Bunun nedeni söyleyenin veya yazanın şivesinden ileri gelebilir.

Osmanlı döneminden ilçemizde bulunan tek eser ise Ulu Camidir. Bu camiye Babey camisi de denir. Sayın dostum Ayhan Kalkan Caminin 1776 yılında Harputlu Bababezade tarafından yaptırıldığını yazmaktadır. Doğru olduğu kanısındayım. Bababey imside buradan gelmiş olabilir. Caminin ilk yapıldığı zaman kare planlı olduğunu gördük. Zira son olarak yapılan tamirat sırasında cami içi taban açıldı. Burada tabanda minber kalıntısına rastlanıldı. Tarafımdan yapılan ölçümde caminin kare planlı olduğunu saptadım.

Caminin yapımıyla ilgili herhangi bir yazıt olmamasına karşın minaresinin yapımı ve onarımı ile ilgili olarak iki adet yazıtı görebiliyoruz. Afyon Müze Müdürlüğünden aldığım ve sağlıklı olduğuna inandığım minare yapım yazıtında şunlar yazılıdır. :

” Hamdillah Maşallah sah-ül hayrat etti bu minareyi esin Ruzi mahşerde bula ecrin olan naili cezil Lütfi hak ile bu minareyi yaptırdı ihya eyledi Ya ilahi kıl atalar kılma mahrum hacil Sahibül hayrat Ayşe Hatun Kitişzade Derviş.”

Hicri 1195 ( 1779 Miladi )

Onarım yazıtı ise Miladi 1924 – 1926 tarihlerini kapsamaktadır. Onarım yazıtı ise şöyledir:

” Sahib-ül hayrat vel hasenat bani El Haccac Dede zade Hacı Mustafa Rafe Alahın el hac lehuma Hüseyin Veli valide kime cemia Es senetül muharemül haram ”

1340 – 1342 ( Miladi 1924 – 1926 )

Çözülmesi gereken bir yazıt ise merkez taksi durağının yanından geçen ve hamam istikametine giderkenki yolun; Ilıcadan gelen yolla ayakkabıcılar çarşısına kavuştuğu köşede Mehmet Tekeliye ait binanın alanındaki levhadır.

Osmanlı döneminde yetişmiş bir yazarımızdan da kısaca söz etmekte yarar görmekteyim. Dinarı mahlasını yazılarında kullanmış olan bu kişi, Dinar’lı Hüseyin Efendidir. Gemiş köylü olduğunu bildiğimiz bu yazarımızın birkaç eseri olmasına rağmen kimin nesi olduğunu uzun araştırmalarıma rağmen ne yazık ki bulamadım.

CUMHURİYET DÖNEMİ

İlçemiz halkı, Cumhuriyet döneminin başlangıcındaki Kurtuluş savaşında kahramanlıklar göstermiş ilçemize düşmanın girmesine izin vermemiştir. Oluşturulan sivil kuvvetlere evlatlarını veren atalarımızı saygı ile anıyorum.

4 Haziran 1919 Çarşamba günü İstiklal savaşı gazetesi şöyle yazıyordu. ” Denizli’den Müftü Hulusi Efendi Denizli’nin açacağı silahlı mücadeleye DİNAR halkının da iştiraki için oraya girmiştir.” Genelde Dinar’da oluşturulan sivil kuvvetler Demirci Mehmet Efe’nin komutasındaydılar. Ancak diyor Şevket Süreyya Aydemir ve yazıyor. ” Demirci Mehmet Efeyle düşmana sığınan Çerkez Ethem arasında bir takım Muhabereler ele geçirildi. Denizli cephesine hakim olan Demirci Efe kuvvetleri 15-20 Ekim 1920 tarihlerinde Refet Paşa komutasındaki kuvvetlerce Dinar yakınlarında İğdecik’te yapılan baskınla dağıtıldı. ( Tek adam 4. bası )

Yine 5 Haziran 1919 günü İstiklal savaşı gazetesinde şunları okuyoruz. ” 57’nci Tümen Komutanı Şefik Bey Menderes nehri bölgesindeki kuvvetlerine Yunan’ın Denizli’ye doğru ilerlemesine mani olmak için köprülerin atılmasını emretmiş ve savaşa hazırlanılmasını istemiştir. Diğer taraftan Dinar’da bulunan mızraklı süvari bölüğü nünde Denizli’ye hareket ettiği öğrenilmiştir.” ( Not: Denizli’ye hareket eden bölüğün başındaki komutan Binbaşı İsmail Hakkı Bey olabilir.)

Kıvanç duyarak söylüyorum ki bölüğün karargâh olarak kullanıldığı ev atalarımdan kalan ve çocukluk ile gençlik yıllarımı geçirdiğim iki katlı mütevazı evimizin ilk katıdır. Şu anda Karayollarınca kamulaştırılmıştır.

Yıllar önceki bir anımı unutamıyorum. Evde benden başka kimsenin bulunmadığı bir gün evimizin önünde forsu açılmış askeri araba durdu. Belleğimde kaldığı kadarı ile Genaral Rütbesinde olan bir komutan ile hanımı olduğunu sandığım bir bayan indiler. Bahçe kapısından içeriye girdiler Komutan yanındaki bayana önce kaldıkları odayı gösterdi. Daha sonra bahçe içinden geçmekte olan arkı gösterdi. Daha sonra üst katta oturan atalarımı sormaya başladı. Sıtmaya yakalanmış bir çocuktan bahis etti. Bu kişi babammış meğer. Bir gözü kör olan bir kızdan söz etti ki bu kişi halamdı. Birde okuyan ve keman çalan bir gençten söz etti ki bu insanda müzik öğretmeni olan amcamdır.

İşte böyle anılar… Kimler gelmiş kimler geçmiş… Bu vatan için ölmüş insanları, yurdu için çarpışan gazileri şükranla anmamak mümkün müdür?

İlçemiz nice Devlet Büyüklerini misafir etmiş şanslı ilçelerden biridir. Büyük Önderimiz Atatürk 16 Mart 1936 tarihinde İlçemize gelerek İlçemiz ve halkını onurlandırmışlardır. Bu günün, yani 16 Mart’ın Büyük Atatürk’ün Dinar’a geliş günü olarak kutlanmasını istemek ve görmek en büyük özlemimdir. Büyük Önder Dinar’a geldiğinde şimdiki Ulu Caminin bahçesinde bulunan Türk Ocağında karşılanıp konuk edilmiştir.

Atatürk’ümüzün Dinar’a gelişleri ile ilgili fotoğrafın sadece tarafımda bulunmasından da ayrıca mutluluk duyuyorum.

İlçemize gelen 2. Devlet Büyüğümüz İsmet İNÖNÜ’DÜR. Birkaç kez Dinar’a gelmiş olan İSMET Paşa 27 Kasım 1958’de son kez ilçemize gelmiş, Gürcanlar Ailesinin deprem nedeni ile bugün yıkılmış bulunan eski evlerinde konuk edilmiştir.27 Kasım 1958’i 28 Kasıma bağlayan gece kendisine neden Demokrasiye geçtiniz sorusu üzerine şu tarihi konuşmasını yapmıştır.

” Ben ne kadar yaşayacağım. Biliyor muydum? Ve tek parti nizamı içinde bu milletin idaresini eline geçirmesi muhtelif zevatın neler yapabileceğini kim temin ederdi. Kaldı ki millet kendisinin idare hakkını ve murakebe imkânını elinde bulundurursa benden sonraki idareciler için keyfi idare ihtimali ortadan kalkacaktır. Milletin umulmadık felaketlere sürüklenmesi ihtimali ortadan kalkacaktır.

DİNAR’IN EKONOMİK YAPISI

Antik kral yolu üzerinde ege kıyılarında ve Akdeniz ‘e açılan karayolları ile demiryolu kavşağı üzerinde kurulmuş olan Dinar ilçesi; tarım hayvancılık ve ticarette gelişmiştir dinar ve çevresinde halkın gelir kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanır.

İlçede tahıllar arpa buğday nohudun endüstri bitkilerinden ayçiçeği mısır şekerpancarı haşhaş ve yem bitkilerinin soğan patates ve sebzelerin elma vişne armut üzüm gibi meyvelerin üretimi yapılmaktadır

Toplam tarım alanı 63.700 hektardır

Hayvancılık olarak büyükbaş küçükbaş, tavukçuluk ve arıcılık yapılmaktadır. Söz konusu hayvanlardan et süt yoğurt peynir yumurta ve bal üreterek ilçenin ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlamaktadır

İlçede 14.375 büyükbaş 89.340 küçükbaş 112.000 kanatlı hayvan 3.155 arı kovanı bulunmaktadır.

İlçede 14.375 büyükbaş 89.340 küçükbaş 112.200 kanatlı hayvan 3.155 arı kovanı bulunmaktadır

İlçede ormanlık alan sahası 186.138 hektardır

İlçede 625 kayıtlı üyesi bulunan dinar sanayii ve ticaret odası mevcuttur

İlçede 9 adet dokuma 2 adet teneke kutu 2 adet çuval 2 adet makine ve tarım aletleri fabrikası 1 adet yem fabrikası 1 adet balık ağları iplik fabrikası 2 adet makine ve tarım aletleri fabrikası 1 adet kot dikim atölyesi vardır 50 adet kalkınma ve sulama kooperatifi ile 7 banka şubesi vardır

Dinar-Denizli karayolu üzerinde ilçeye 12 km mesafedeki Akçaören – Göğebakan mevkiinde yaklaşık olarak 830 hektarlık alan organize sanayi bölgesi olarak tespit edilmiştir alanda kamulaştırma çalışmaları sürdürülmektedir.

İl

İlçe / Kasaba

Köy

Afyonkarahisar

Dinar

AFŞAR

Afyonkarahisar

Dinar

AKÇA

Afyonkarahisar

Dinar

AKÇİN

Afyonkarahisar

Dinar

AKGÜN

Afyonkarahisar

Dinar

AKPINARLI

Afyonkarahisar

Dinar

ALACAATLI

Afyonkarahisar

Dinar

ALPARSLAN

Afyonkarahisar

Dinar

AVDAN

Afyonkarahisar

Dinar

BADEMLİ

Afyonkarahisar

Dinar

BAĞCILAR

Afyonkarahisar

Dinar

BELENPINAR

Afyonkarahisar

Dinar

BİLGİÇ

Afyonkarahisar

Dinar

BÜLÜÇALANI

Afyonkarahisar

Dinar

BURUNKAYA

Afyonkarahisar

Dinar

ÇAĞLAYAN

Afyonkarahisar

Dinar

ÇAKICI

Afyonkarahisar

Dinar

ÇAMLI

Afyonkarahisar

Dinar

ÇAPALI

Afyonkarahisar

Dinar

ÇAYÜSTÜ

Afyonkarahisar

Dinar

CERİTYAYLASI

Afyonkarahisar

Dinar

ÇİÇEKTEPE

Afyonkarahisar

Dinar

ÇOBANSARAY

Afyonkarahisar

Dinar

CUMHURİYET

Afyonkarahisar

Dinar

ÇÜRÜKLÜ

Afyonkarahisar

Dinar

DİKİCİ

Afyonkarahisar

Dinar

DOĞANLI

Afyonkarahisar

Dinar

DOMBAY

Afyonkarahisar

Dinar

DUMANKÖY

Afyonkarahisar

Dinar

ELDERE

Afyonkarahisar

Dinar

ERGENLİ

Afyonkarahisar

Dinar

GENÇALİ

Afyonkarahisar

Dinar

GÖÇERLİ

Afyonkarahisar

Dinar

GÖKÇELİ

Afyonkarahisar

Dinar

HAYDARLI-BUCAK MERKEZİ

Afyonkarahisar

Dinar

İNCESU

Afyonkarahisar

Dinar

KABAKLI

Afyonkarahisar

Dinar

KADILAR

Afyonkarahisar

Dinar

KARABEDİR

Afyonkarahisar

Dinar

KARAHACILI

Afyonkarahisar

Dinar

KARAKUYU

Afyonkarahisar

Dinar

KARATAŞ

Afyonkarahisar

Dinar

KAZANPINAR

Afyonkarahisar

Dinar

KEKLİCEK

Afyonkarahisar

Dinar

KINIK

Afyonkarahisar

Dinar

KIZILLI

Afyonkarahisar

Dinar

KÖRPELİ

Afyonkarahisar

Dinar

MERKEZ

Afyonkarahisar

Dinar

MERKEZ

Afyonkarahisar

Dinar

MERKEZ

Afyonkarahisar

Dinar

MURATLI

Afyonkarahisar

Dinar

OCAKLI

Afyonkarahisar

Dinar

OĞULLAR

Afyonkarahisar

Dinar

OKÇULAR

Afyonkarahisar

Dinar

PALAZ

Afyonkarahisar

Dinar

PINARLI

Afyonkarahisar

Dinar

SÜTLAÇ

Afyonkarahisar

Dinar

TATARLI

Afyonkarahisar

Dinar

TEKİN

Afyonkarahisar

Dinar

TUĞAYLI

Afyonkarahisar

Dinar

ULUKÖY-BUCAK MERKEZİ

Afyonkarahisar

Dinar

YAKAKÖY

Afyonkarahisar

Dinar

YAPAĞILI

Afyonkarahisar

Dinar

YELALAN

Afyonkarahisar

Dinar

YEŞİLÇAT

Afyonkarahisar

Dinar

YEŞİLHÜYÜK

Afyonkarahisar

Dinar

YEŞİLYURT

Afyonkarahisar

Dinar

YIPRAK

Afyonkarahisar

Dinar

YÜKSEL

GENEL TANITIM

İlçe ismini, Orta Asya'dan gelen Türk Göçleri sırasında bölgeye yerleşen Kitiş Bey'in oğlu Dinar Bey'den alır. Eski ismi Geyikler'dir. Dinar Türkiye'nin karayolları için çok önemli bir yoldur. İç Anadolu'yu Ege'ye bağlayan, Akdeniz'i Marmara'ya bağlayan yoldur. Isparta ve Burdur'a 60 km Denizli Afyonkarahisar ve Uşak'a 110 km’dir. İlçe nüfus cüzdanı ibaresinde il merkezinden sonraki en büyük nüfusa sahip ilçedir. İlçe de 1 Ekim 1995 pazar günü 17.57 de meydana gelen 6,1 büyüklüğünde deprem sonucu 99 kişi ölmüş büyük maddi hasar meydana gelmiştir. Bu tarihe kadar il olmaya çalışan ilçe depremden sonra belini doğrultamamış Isparta, Denizli ve Antalya iline çok yoğun göç vermiş ve nüfusu sürekli olarak azalmıştır. Afyonkarahisar ilinin en fazla göç veren ilçesidir. Göç halen devam etmektedir. Yurtdışında Emirdağ'dan sonra en fazla hemşehrisi olan ilçedir. (Donbayovası, Çölovası, Sazovası ve Dinarovası). Afyonkarahisar'ın en fazla şehit veren ilçesidir. Denizli'nin Çardak ve Çivril ilçesi Afyonkarahisar'ın ise Dazkırı, Başmakçı ve Evciler ilçesi Dinar'dan ayrılarak ilçe olmuşlardır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.